Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiSuç :Trafik Güvenliğini Tehlikeye SokmaHüküm :TCK'nın 179/2-3, 50/1-a, 52/2-4, 50/6. maddeleri gereğince mahkûmiyet Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan Samsun 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 08.12.2009 tarih ve 2009/216 Esas, 2009/971 Karar sayılı, 23.02.2010 tarihinde kesinleşmiş bulunan ilamı ile hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilip, 5 yıl denetim süresi belirlenen sanığın denetim süresi içinde işlediği kasıtlı suç nedeniyle Samsun 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 20.02.2012 tarih ve 2010/1086 Esas, 2012/110 Karar sayılı ilamı ile mahkûmiyetine karar verildiği ve bu hükmün 11.07.2012 tarihinde kesinleştiği, CMK’nın 231/11. maddesi gereğince yapılan ihbar üzerine duruşma açılarak 08.12.2009 tarih ve 2009/216 Esas, 2009/971 Karar sayılı hükmün açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinin 11. fıkrası uyarınca ancak, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanık hakkında durumunun değerlendirilerek, kısmi infaz veya koşulların varlığı halinde TCK'nın 50 ve 51. maddelerinin uygulanması suretiyle yeni bir mahkumiyet hükmü kurulabileceği gözetilmeksizin, yeniden suç işleyen sanık hakkında kurulan h??kümdeki hapis cezasının, adli para cezasına çevrilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma konusu yapılmamış; gerekçeli karar başlığında CMK’nın 232/2-c maddesi uyarınca suçun işlendiği zaman diliminin gösterilmemesi mahallinde tamamlanabilir eksiklik olarak kabul edilmiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, bir nedene dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK'nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK'nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasının 2. bendinin 4. paragrafının çıkarılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.