Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7474 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19423 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiHüküm : 11.231 TL maddi, 12.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesineDavacı vekilinin 31.08.2010 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Tazminat davasının dayanağı olan ... Ağır Ceza Mahkemesinin, 2009/167 Esas - 2010/104 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) rüşvet alma ve verme suçundan tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 17.03.2010 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 31.08.2010 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmış, tazminat davasının, kendisine dayanak teşkil eden beraat hükmünün verilmesinden itibaren kısa bir süre geçtikten sonra açıldığının ve davacı ile avukatı arasındaki vekalet ilişkisini gösteren 15.10.2008 tarihli vekaletnamenin yeni tarihli ve genel nitelikli bir vekaletname olduğunun ve davacı vekili tarafından davacıya ait serbest meslek defteri, ücret sözleşmeleri ve serbest meslek kazanç makbuzlarının dosyaya sunulduğunun anlaşılması karşısında tebliğnamenin 1. bendinde yer alan bozma düşüncesine ve 5271 sayılı CMK'nın 142/1. maddesine göre koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemlerinin kararın kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde kararın kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceği, davacının tazminat talebine dayanak teşkil eden ... Ağır Ceza Mahkemesinin, 2009/167 Esas - 2010/104 Karar sayılı ceza dava dosyası incelendiğinde; beraat hükmünün 17.03.2010 tarihinde kesinleştiği ve kesinleşme şerhli beraat hükmünün davacıya tebliğ edildiğine ilişkin belgeye dosya içerisinde rastlanılmadığı, davanın ise 31.08.2010 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısında, beraat hükmünün kesinleşme tarihini izleyen 1 yıl içinde davanın açıldığının anlaşılması nedeniyle tebliğnamenin 5. bendinde yer alan bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir,Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tutuklanma tarihinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 91 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçülere uymayıp fazla tayini,2- Davacı tarafından yasal faiz talep edilmemesine rağmen kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarları için tutuklama tarihinden itibaren faize hükmedilmesi,3- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,4- 31.08.2010 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığına 24.09.2010 olarak yazılması, Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 05.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.