Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 741 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 34074 - Esas Yıl 2012





Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiSuç : Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma, Kasten YaralamaHüküm : 5237 sayılı TCK'nın 179/3-2, 62/1, 50/1-a, 52/4, 86/2, 86/3-c, 62/1, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyetTrafik güvenliğini tehlikeye sokma ve kasten yaralama suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;1-Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK'nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL'ye kadar (2000 TL. Dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL. Dahil) para cezalarının 5320 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu, 03.04.2009 tarihinde verilen 1500TL.'den ibaret mahkumiyet hükmüne karşı suç niteliğine ilişkin de herhangi bir temyiz istemi bulunmadığından sanığın temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE, 2-Kasten yaralama suçundan kurulan hükme yönelik temyiz istemine gelince;Dosyada mevcut olay yeri tutanaklarına göre; 17.05.2008 günü saat 23:00 da sanığın idaresindeki aracı ile sağa sola zik zak çizerek seyrettiği ve aynı zamanda aracın farları yanmadığından trafiğin tehlikeye düşürüldüğü tespit edilmesi üzerine, sanığın dur ikazlarında bulunulmasına rağmen sanığın ikazlara uymadığı, akabinde trafik ekipleri tarafından durdurulduğu, sanığın araçtan inmeyerek görevlilere zorluk çıkardığı, araçtan inmek istemeyen sanık kapıyı içeriden kilitlediği için kapının açılamadığı, sanığın kaçmak istemesi üzerine şoför kapısının yarıya kadar açık olan camından kolluk görevlisinin elini uzatarak kapıyı açtığı, akabinde araçtan inen sanığın görevlilere saldırdığı, her iki mağdur polis memurunun adli raporuna göre basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına neden olduğu anlaşılmakla; olay yeri tutanaklarındaki ve iddianamedeki anlatımlar karşısında eylemin TCK'nın 265. maddesinde karşılığını bulan görevi yaptırmamak için direnme suçu kapsamında değerlendirilerek sanığa isnat edilen bu suç için kanun maddesinde öngörülen cezanın süresi itibariyle davaya bakmanın, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 10, 11, 12. maddeleri hükmüne göre Asliye Ceza Mahkemesinin görevine girdiği anlaşıldığından, görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabul ve uygulamaya göre de;Sanık hakkında katılanlar ... ve ... ya yönelik kasten yaralama suçundan kamu davası açıldığı halde, Mehmet Dolapçıoğlu'na yönelik kasten yaralama suçundan yargılamayı sonlandırıcı herhangi bir karar verilmemiş olması,Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA; 17.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.