Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7084 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17458 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiSuç : Taksirle yaralamaHüküm : TCK'nın 89/1, 62/1, 51/1-3. maddeleri gereğince mahkûmiyet Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 2007 doğumlu mağdur küçüğün, olay akşamı saat 20:00 sıralarında, annesi ile birlikte anayoldan karşıdan karşıya geçmek üzere yapımı devam eden alt geçitten geçtiği sırada, alt geçit inşaat alanında engelliler için yapılmakta olan asansör çukurlarından birine (park tarafında yer alan) düşerek yaralandığı, olaya konu alt geçidin yapım işini ... Ltd ve Şti. ünvanlı firmanın üstlendiği, belediye yetkilileri ile yapılan şartnamede her türlü trafik ikaz ve işaretleri ile güvenlik önlemlerinin yüklenici tarafından işin başından sonuna kadar eksiksiz olarak alınacağının ve işin başında bir inşaat mühendisi teknik personelin bulundurulacağının belirtildiği, yüklenici firmanın, idareye işe başlamadan önce şantiye şefi olarak inşaat mühendisi ...'yı bildirdiği, inşaat faaliyeti devam ederken yüklenici firmanın atanan ilk şantiye şefinin görevine son vererek inşaat mühendisi ...'i yeni şantiye şefi olarak atadığı ancak bunu idareye bildirmediği, olay tarihinde bu kişinin şantiye şefi olarak görevde olduğu, belediye fen işleri müdürü hakkında yapılan ön incelemede bilgisine başvurulan ...'in olay tarihinde olaya konu inşaatın şantiye şefi olduğunu ancak saat 17:00 den sonrası yapılan çalışmadan (imalattan) haberinin olmadığını beyan ettiği, yine işi üstlenen firma yetkilisi ... ile firmanın ortağı olan ...'ın da ön incelemeciye olay tarihi itibarı ile inşaatın şantiye şefinin ... olduğunu ifade ettikleri, sanığın savunmalarında kendisinin inşaat teknikeri olduğunu, şantiye şefi gibi bir yetki ve sorumluluğunun bulunmadığını, kendisinin ara eleman olarak çalıştığını ifade ettiği, ertesi gün kolluk görevlilerince düzenlenen görgü ve tespit tutanağında "alt geçide yapılmakta olan engelli asansörü inşaatının devam ettiği, işçilerin geçidin okul tarafındaki kısmında çalışmaya devam ettikleri, düşme olayının meydana geldiği iddia edilen park tarafındaki inşaat kısmında hiç bir işçinin bulunmadığı, asansör boşluğunun derinliğinin yaklaşık 4 metre, eninin 1,70 metre, boyunun 2 metre olduğu ve bu boşluk üzerinde içinden bir insanın rahatlıkla geçebileceği asansörün metal iskeletinin kurulu olduğu, bu metal iskeletin önünün yaklaşık 1,50 metrelik tel örgüyle kapatıldığı ancak diğer üç tarafının açık olduğu, asansör boşluğu çukurunun etrafında güvenlik ve uyarı levhalarının bulunmadığı, inşaat sahasında bulunan 2 adet ağ şeklindeki güvenlik şeridinin okul tarafındaki asansör inşaatının yanında duvar üzerinde atıl vaziyette durduğunun" tespit edildiği, bu şekilde olaya konu inşaat alanında gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığı ve geç vakitlerde yapılan çalışma sırasında şantiye şefinin faaliyetin fiili olarak başında olmadığı, her ne kadar mağdurun yaralanmasıyla ilgili sanığın tali kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de, Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları ile Şantiye Şefleri ve Yetki Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmelik gereği kamu kurum veya kuruluşlarınca yaptırılan böyle bir yapıda inşaat alanı etrafında gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasının sağlanmasından öncelikle inşaat mühendisi şantiye şefinin sorumlu olduğu, şantiye şefinin bulunmadığı hallerde yerine yetkilendirilmiş bir başka şantiye şefinin sorumlu olacağı, yetkilendirme yapılmaması durumunda ise işi üstlenen şirket yetkilisinin sorumlu olacağı, anlaşılmakla sanığa tali kusur atfeden ve bu yönüyle oluşa ve dosya kapsamına uygun düşmeyen bilirkişi raporuna itibarla kusursuz olan sanığın beraati yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 29.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.