Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 70 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19306 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Özel hayatın gizliliğini ihlal, şantajHüküm : TCK'nın 134/1, 134/2, 51; 107/2, 51, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet Özel hayatın gizliliğini ihlal ve şantaj suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: A) Şantaj suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; TCK'nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel hapis cezasının asgari hadden tayin edilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından, bozma sebebi sayılmamıştır. Oluşa ve dosya kapsamına göre; bir müddet iş yerinde sekreter olarak istihdam ettiği katılanla cinsel ilişki düzeyine varacak düzeyde arkadaşlık ilişkisi içerisine giren sanığın, katılan tarafından arkadaşlıkları sona erdirilip, onun iş yerinden ayrılmasına tepki olarak, katılana, aralarındaki ilişkiyi devam ettirmemesi ve başkasıyla birlikte olması halinde beraber oldukları dönemde elde ettiği katılanın çıplak görüntülerini ailesine ve arkadaşlar??na göstereceği tehdidinde bulunduğu anlaşılmakla, sanığın eyleminin TCK'nın 107/2. maddesinde tanımlanan şantaj suçunu oluşturduğunun kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin sübuta ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak, Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında, temel cezanın tayini sırasında, uygulanan kanun maddesinin, “TCK'nın 107/2. maddesi atfıyla aynı Kanunun 107/1. maddesi” yerine, “TCK.107/2 maddesi” şeklinde gösterilmesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, 2 numaralı ilk paragrafındaki, “TCK.107/2 maddesi” ibaresinin, “TCK'nın 107/2. maddesi atfıyla aynı Kanunun 107/1. maddesi” şeklinde düzeltilmesi ve hükümdeki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, eleştiri dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, B) Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin sübuta ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak, Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanığın, katılanın bilgisi ve rızası dışında kaydettiği fiziksel mahremiyetine ilişkin görüntülerini, cekic285@hotmail.com elektronik posta adresini kullanıp, MSN aracılığıyla iletişime geçtiği tanıklar Aliye ve Osman'a internet üzerinden; ayrıca, tanıklar Selçuk ve Şeyma'ya dizüstü bilgisayarında bulunan kaydı izleterek gösterdiği olayda, Bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesinin, TCK'nın 134/1. maddesinin 2. cümlesinde; bu kayıtların, taksirle ya da tamamen hukuka uygun elde edilmiş olsa dahi, bilerek, isteyerek ve ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulmasının, TCK'nın 134/2. maddesinde, birbirinden bağımsız iki ayrı suç olarak düzenlendiği gözetilmeden, iddianamede tarif edilen ve sübut bulan eylemlerinden dolayı sanık hakkında TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi; aynı maddenin 2. fıkrasının 1. cümlesi gereğince ayrı ayrı temel ceza tayin edilerek, iki hüküm kurulması gerekirken, TCK'nın 134/1-2. maddesi gereğince temel ceza tayin edilip, anılan Kanunun 134/2-2. maddesi uyarınca cezada artırım yapılmak suretiyle, sanığa eksik ceza tayini, Kabul ve uygulamaya göre de: a) TCK'nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi, b) TCK'nın 6/1-g maddesinde, ceza kanunlarının uygulanmasında, basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınların anlaşılacağının belirtilmesine göre, elektronik posta adresini kullanarak, MSN aracılığıyla diğer bir kişi ile iletişime geçen sanığın, katılanın özel görüntülerini, belirsiz sayıda kişinin bilgi ve görgüsüne sunmadığı gözetilmeden, ifşanın “yayın” yoluyla gerçekleştiğinden bahisle, sanık hakkında, hükmedilen temel cezada, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK'nın 134/2-2. cümlesi gereğince, yarı oranında artırım yapılarak, sanığa fazla ceza tayin edilmesi, c) Birbirine yakın zaman dilimi içerisinde ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında, katılanın müstehcen görüntülerini, birden fazla defa ifşa eden sanık hakkında, TCK'nın 134/2-1. maddesi gereği temel ceza tayin edilip, hükmedilen temel cezada, aynı Kanunun 43/1. maddesi gereğince, artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle, sanığa eksik ceza tayin edilmesi, d) TCK'nın 134/2. maddesinde, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerinin ifşası halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiş iken, hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 81. maddesi ile TCK'nın 134/2. maddesinde yapılan değişiklikle, temel ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş ve ifşanın basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi halinde de aynı cezaya hükmolunacağının belirtilmiş olması nedeniyle; ayrıca, 6352 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü ve TCK'nın 134/2. maddesinde öngörülen ceza miktarına göre, TCK'nın 7/2. maddesi gereğince, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması, e) Sanık hakkında kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinde öngörülen hak yoksunluklarına hükmedilmemesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi gereğince ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.