Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması Hüküm : TCK'nın 133/1-3, 62, 52/2. maddeleri gereğince mahkumiyetKişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 16/06/2011 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığına 19/10/2011 olarak yazılması mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası kabul edilmiştir.Sanığın sağlık personeli olarak çalışmakta iken, hakkında yürütülen idari tahkikat nedeniyle, katılanın idari tahkikata muhakkik olarak atandığı, sanığın ifadesi alındıktan sonra, katılanın kendi odasında yanında hemşire olduğu halde sanıkla yüz yüze yaptığı konuşmaların sanık tarafından kayda alınması ve akabinde CD ortamına aktarılarak katılan hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunması şeklinde gerçekleşen eylemde,Tarafı olduğu söyleşiyi gizlice kaydedip, bu söyleşiyi içeren CD'yi, katılanın bilgisi ve rızası dışında, savcılığa teslim eden sanığın eyleminin TCK'nın 133/2-3. maddelerinde düzenlenen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu kapsamında değerlendirilebileceği; ancak, bahse konu söyleşiyi içeren CD'yi, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağ??ttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, katılanın kendisine karşı haksız bir fiil işlemekte olduğuna dair iddiasını ispatlama ve kaybolma olasılığı bulunan delillerin muhafazasını sağlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket etmek bilinciyle hareket ettiği kabul edilemeyeceğinden, atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığı halde sanığın beraati yerine, yazılı şekilde ve yetersiz gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi,Kabule göre de;1- TCK'nın 133/3. maddesinde, kişiler arasındaki konuşmaların ifşa edilmesi halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası öngörülmüş iken, hükümden önce 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 80. maddesi ile TCK'nın 133/3. maddesinde yapılan değişiklikle, anılan maddenin ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ve dörtbin güne kadar adlî para cezası olarak belirlenmiş olması karşısında, TCK'nın 7/2. maddesi gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun hükmün gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm tesisi gerektiği gözetilmeden, suç tarihi itibariyle sanık lehine olan düzenleme nazara alınmaksızın, sanık hakkında TCK'nın 133/1-3. maddesi gereğince tayin olunan 1 yıl 8 ay hapis ve 80 TL adli para cezası verilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,2-Sanık hakkında TCK’nın 133/1-3. maddesi gereğince ceza verildiği belirtildiği halde, sanık hakkında yalnızca 133/3. maddesinin uygulanması,Kanuna aykırı olup, sanığın ve mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.