Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6494 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14174 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiSuç : Özel hayatın gizliliğini ihlalHüküm : TCK'nın 134/1-1, 43/1, 62/1, 53/1, 58/6. maddeleri gereğince mahkumiyet Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Özel hayat kavramı; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. TCK'nın 134/1. maddesinin 1. cümlesinde yer alan, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun basit halinin oluşabilmesi için, sanık tarafından, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip bir alet kullanılması gerekmeyip, bir özel hayat olayının çıplak gözle seyredilmesi ya da özel hayat kapsamına giren seslerin, anlaşılmaz olsa dahi, gizlice dinlenilmesi yeterlidir. Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; katılanların eşi ve çocuklarıyla beraber oturdukları zemin kat apartman dairelerinin önüne, gece vakti sessizce yaklaşan sanığın, yatak odası pencerelerine yanaşıp, özel bir çaba göstererek, evlerin içerisini gizlice gözetlediği ve içeriden gelen sesleri dinlediği olayda, Katılanların, başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemedikleri konutları içerisindeki ailevi yaşantılarına müdahale eden sanığın eyleminde özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının oluştuğunun kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş; ancak, aynı suçun aynı katılana yönelik olarak birden fazla defa işlenmediği ve suçun farklı apartman dairelerinde oturan katılanlara karşı birden fazla fiille işlendiği nazara alındığında, TCK'nın 43/1 ve 43/2. maddesindeki zincirleme suç hükümlerinin koşullarının oluşmaması nedeniyle sanık hakkında katılan sayısınca iki ayrı hüküm kurulması gerekirken, sanığın eylemini aynı kasıt altında birden fazla katılana yönelik olarak gerçekleştirdiğinden bahisle, yazılı şekilde tek bir hüküm kurulup, hükmedilen temel cezada, TCK'nın 43/1. maddesi gereğince artırım yapılmak suretiyle sanığa eksik ceza tayin edilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi sayılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın bir nedene dayanmayan diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak, 1- Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında, temel cezanın tayini sırasında, uygulanan kanun maddesinin, “TCK'nın 134/1-1. maddesi” yerine, “TCK 58/3 maddesi” şeklinde gösterilmesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi, 2- Sanığın TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilmesine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, TCK’nın 53. maddesinin (3) numaralı fıkrasına aykırılık oluşturacak şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususların aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının 1. paragrafındaki, “TCK 58/3 maddesi” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak, yerine, “TCK'nın 134/1-1. maddesi” ibaresinin yazılması, hüküm fıkrasının 4. paragrafının, “Sanığın kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (d), (e) bentlerindeki hakları kullanmaktan aynı Kanunun 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hakları kullanmak yönünden ise, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından aynı Kanunun 53/3. maddesi gereğince koşullu salıverilmesine kadar, diğer kişiler bakımından TCK'nın 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” şeklinde düzeltilmesi ve hüküm fıkrasındaki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, eleştiri dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.