Tebliğname no : 12 - 2012/77845Mahkemesi : Balıkesir 1. Ağır Ceza MahkemesiTarihi : 21/12/2011Numarası : 2010/279 - 2011/303 Suç : Taksirle öldürmeTaksirle öldürme suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanıklar müdafilerinin duruşmalı inceleme isteminin hükmedilen cezanın on yıl hapis cezasından aşağı olması nedeniyle 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318. ve 5271 sayılı CMK'nın 299. maddesi gereğince talebin reddine karar verilerek yapılan incelemede;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafilerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanıklardan H.. K..'ın maden mühendisi ve işletme müdürü, sanık Ö.. Y..'in vardiya başçavuşu, sanık H.. K..'nın vardiya çavuş olarak görevli olduğu, Ş.. madencilik tarafından işletilen linyit ocağında, olay tarihinde meydana gelen grizu patlaması nedeniyle, 18 kişinin ölümü, 13 kişinin yaralanması ile sonuçlanan olayda, ocağın grizulu bir ocak olduğunun dosya kapsamından anlaşıldığı, olayın meydana geldiği işletmede deneyimli personel istihdam edilerek, gerekli eğitimlerin verildiği, kullanılan ekipmanların antigrizu özellikli olduğu, ikisi sabit noktada sensörlerle sürekli olmak üzere, her vardiyada düzenli gaz ölçümlerinin yapılarak kayıtların muntazam biçimde tutulduğu, çalışanlara gerekli koruyucu malzeme ile yeter nitelikte gaz maskesinin verildiği, olay sırasında daimi nezaretçi maden mühendisi Ö.. S..'in gaz ölçüm cihazı olduğu halde çalışmanın başında bulunduğu, ayrıca vardiya başçavuşu olan Ö.. Y..'in yine gaz ölçüm cihazı olduğu halde maden mühendisi Ö.. S.. tarafından 402 alt taban yolunda çalışma yapması için görevlendirildiği, diğer bir gaz ölçüm cihazının ise olaydan yaralı olarak kurtulan vardiya çavuşu H.. K..da bulunduğu, bahsi geçen ocakta Çalışma Bakanlığı iş müfettişlerince 2006 yılından 18-19 Ocak 2010 tarihine kadar yapılan incelemelerde, ocağın genel olarak çalışma şartları ve iş güvenliği yönünden genel riskler dışında çalışma koşullarına uygun olmayan bir durumun bulunmadığının anlaşıldığı, patlamanın meydana geldiği 70 metre uzunluktaki 418 üst tavan yoluna atılan lağım deliklerinin olay günü 16:00 vardiyasında yapılan çalışma ile delindiği ve bu deliklerden metan intişarı olduğunun olaydan sonra anlaşıldığı, patlamanın aynı gün 17:45 sıralarında meydana geldiği, H.. K..'nin dosya içerisinde bulunan ifadesinden patlama sırasında ölen elektikçi İ.. S..'nın vantilatörü açmaya gittikten hemen sonra vantilatörün açılmasını müteakip patlama olduğuna ilişkin beyanı da nazara alındığında, 418 üst tavan yolunda aynı vardiya sırasında açılan lağım deliklerinden intişar eden metan gazının anti grizu özellikli tesisat ve malzeme kullanılmasına rağmen bu tesisat ve malzemenin arıza bakım ve onarım çalışmaları sırasında, bu özelliklerini yitirmesi nedeniyle vantilatörün açılması sırasında oluşan ısı kaynağı ile teması sonucu patlamanın meydana geldiği olayda, önlenemezlik riskinin asıl etken olup işletme müdürü ve teknik nezaretçi H.. K..'ın tali kusurlu bulunduğu anlaşılmakla;1-Sanıklar vardiya başçavuşu Ö.. Y.. ile vardiya çavuşu H.. K..'nın yanlarında gaz ölçüm cihazı bulunmakla birlikte, aynı cihazın daimi nezaretçi maden mühendisi Ö.. S..'de de bulunması, Ö.. S..'in patlamanın meydana geldiği 418 üst tavan yolunda yapılan çalışma başında bulunması yine vardiya başçavuşu Ö.. Y..'in maden mühendisi Ö.. S.. tarafından 402 alt taban yolunda görevlendirildiği de nazara alındığında, sanıklar Ö.. Y.. ve H.. K..'ya olayda atfedilecek kusur bulunmadığı gözetilmeden sanıkların 0,5/8 oranında tali kusurlu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,2-Sanık H.. K.. müdafinin 21.12.2011 tarihli duruşmada lehe indirim hükümlerinin uygulanması talebinin TCK'nın 50. maddesini de kapsaması karşısında, sonuçları itibariyla vahim olsa bile kusur oranı dikkate alındığında tali kusurlu ve sabıkasız olan sanık hakkında herhangi bir şikayet bulunmaması gibi olumlu kişilik özellikleri ve yargılama sürecindeki davranışları gözetilerek sanık hakkında tayin edilen hapis cezasının TCK'nın 50/4. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmesi gerektiği gözetilmeyip, talep hakkında olumlu-olumsuz karar verilmeden hüküm tesisi,3- Kabul ve uygulamaya göre de;İki sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, failin taksire dayalı kusurunun yoğunluğu da nazara alınmak suretiyle, adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, adli sicil kaydı bulunmayan sanıklar hakkında şikayet bulunmadığı da nazara alınarak, sanıkların kusur durumuna ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçeyle sanıklar Ö.. Y.. ve H.. K.. hakkında ise temel ceza tayin edilirken teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek fazla ceza tayini ve sanıklar müdafilerinin 21.12.2011 tarihli duruşmada lehe hükümlerin uygulanması talebinin TCK'nın 50. maddesini de kapsaması karşısında sanıklar hakkında tayin edilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi hususunda olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme uygun olarak BOZULMASINA, 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.