Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuçlar : Hakaret, özel hayatın gizliliğini ihlalSuç Tarihleri : 05/11/2011-21/11/2011 Hükümler : 1- Hakaret suçundan dolayı TCK'nın 125/1, 125/4, 43/1, 62/1, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet 2- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı TCK'nın 134/2, 62/1, 53, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet Hakaret ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmedilen cezaların on yıl hapis cezasından aşağı olması nedeniyle 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318 ve 5271 sayılı CMK'nın 299. maddeleri gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede: A) Hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde; Oluşa ve ikrarı içeren savunmaya göre; evli ve 2 çocuğu olan 31 yaşındaki sanık ...'ın, facebook adlı sosyal paylaşım sitesi aracılığıyla iletişim kurup, arkadaş olduğu 14 yaşındaki mağdur ... tarafından aralarındaki ilişkinin sona erdirilmesine tepki olarak, mağdurun oturduğu evin yanındaki iki evin duvarlarına ve 16 gün sonra da mağdurun öğrenim gördüğü okulun çevresindeki bir duvara, satın aldığı sprey boyaları kullanarak, “Ortaköy o.... ......” şeklinde, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide eden ibareler yazarak üzerine atılı zincirleme şekilde ve alenen hakaret suçunu işlediğine dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Suçun işlendiği “05.11.2011, 21.11.2011” tarihlerinin, gerekçeli karar başlığına, “07/11/2011” şeklinde yazılması, mahallinde düzeltilmesi olanaklı yazım yanlışlığı olarak kabul edildiğinden, bozma sebebi sayılmamıştır. Temel ceza belirlenirken, TCK'nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütler nazara alınarak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle, aynı Kanun'un 3/1. madde ve fıkrası uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından, bozma nedeni olarak kabul edilmemiştir. Anayasa Mahkemesinin, TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilebileceği değerlendirilmiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin ceza miktarına, haksız tahrik hükümlerinin uygulanmamasına, hükmedilen hapis cezasının ertelenmemesine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, eleştiri dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, B) Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz isteminin incelenmesine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Dosyada mevcut internet çıktılarına göre, mağdura ait resmin, 21.11.2011 tarihine kadar şikayete konu facebook hesabında yayımlandığı anlaşılmakla, gerekçeli karar başlığına, 21.11.2011 olan suçun işlendiği tarihin, 07.11.2011 olarak yazılması suretiyle CMK'nın 232/2-c madde, fıkra ve bendine aykırı hareket edilmesi, 2- Sanık ...'ın, kendisinden ayrılan kız arkadaşı mağdur ...'nın adını ve soyadını kullanarak açtığı ve pornografik görüntüler de paylaştığı sahte facebook hesabının profiline, mağdurun internette mevcut olan günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdiği bir resmini eklediği olayda, Mağdur tarafından daha önce internette yayımlanan ve mağdurun günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdiği resmi, mağdurun başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel yaşam alanına ilişkin bir görüntü olarak kabul edilemeyeceğinden, mağdurun kişisel veri niteliğindeki resmini, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle sahte facebook hesabı üzerinden yayımlayan sanığın eyleminin, TCK'nın 136/1. madde ve fıkrasında tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle sanık hakkında TCK'nın 134/2. madde ve fıkrasında düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,Kabul ve uygulamaya göre de: a) TCK'nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütlerden suçun işleniş biçimi, meydana gelen tehlikenin ağırlığı ve sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı nazara alınarak, alt sınır aşılıp hak ve nasafete uygun bir ceza hükmedilmesi yerine, asgari hadden ceza tayini, b) TCK'nın 6/1-g madde, fıkra ve bendinde, ceza kanunlarının uygulanmasında, basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınların anlaşılacağının belirtilmesi karşısında, mağdurun resmini, sahte facebook hesabı üzerinden belirsiz sayıda kişinin görgüsüne sunan sanık hakkında, hükmedilen temel cezada, suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK'nın 134/2-2. madde, fıkra ve cümlesi gereğince, yarı oranında artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, anılan maddenin uygulanmaması suretiyle, sanığa eksik ceza tayini, kanuna aykırı, c) Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması, 3- Mağdurun resminin, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan facebook adlı sosyal paylaşım sitesi üzerinden, 21.11.2011 tarihine kadar hukuka aykırı olarak yayımlanmış olması karşısında, karar tarihinden sonra, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmüne göre, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 01.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.