Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiDava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminatHüküm : 2.472,95 TL maddi ve 2.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesineDavacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Davacı vekilinin temyiz talebinin yalnızca hükmolunan manevi tazminat miktarına yönelik olduğu belirlenerek yapılan incelemede;Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp değerlendirildiğinde, hükmedilen manevi tazminatın hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar olduğunun anlaşılması nedeniyle tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.Bozma ilamı üzerine yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Bozma ilamına uyma kararının Cumhuriyet savcısının da hazır olduğu celsede mütalaası alınarak mahkeme heyeti tarafından verilmesi gerektiği gözetilmeden, 30.10.2014 tarihinde yapılan celsede naip hakim tarafından bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi,Kabule göre de;Sgk hizmet döküm belgesi ve dosya içeriğine göre; gözaltına alındığı tarihte ... A.Ş.'de sigortalı olarak çalıştığı anlaşılan davacının gözaltında kaldığı 02.08.2005 – 04.08.2005 tarihleri ile tutuklu kaldığı 10.08.2005 – 11.10.2005 tarihleri arasında fiilen çalışmış olsaydı kendisine toplam ne kadar ücret ödeneceğinin ve ilgili döneme ilişkin herhangi bir ücret ödemesi yapılıp yapılmadığının ilgili iş yerinden sorulup, davacı ile ilgili olarak 2005 yılına ait ücret bordroları da dosya içine alınıp ilgili hususlar tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilip gerektiğinde bu hususta bilirkişi raporu da alınarak karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, davacının tahliye olduktan sonraki çalıştığı iş yerinden gönderilen maaş bordroları üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması suretiyle eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince sonucu itibariyle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.