Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Haberleşmenin gizliliğini ihlalHüküm : TCK'nın 132/2, 62, 51/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: ... Cumhuriyet Başsavcılığının 10.04.2009 tarihli iddianamesinde ve iddianame yerine geçen...Sulh Ceza Mahkemesinin 12.03.2013 tarihli görevsizlik kararında, sanığın, katılan mağdurenin bir başkasıyla yaptığı MSN görüşmelerini metin halinde yazıcıdan alıp, haberleşme içeriklerini kaydettiğinin iddia edilmesi karşısında, sanık hakkında TCK'nın 132. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan da dava açılmasına rağmen mahkemece bu suça ilişkin bir hüküm kurulmadığı anlaşıldığından, dava konusu edilen bu eylemle ilgili olarak zamanaşımı süresi içinde bir karar verilmesi mümkün görülüp, TCK'nın 132. maddesinin 2. fıkrasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne hasren yapılan temyiz incelemesinde: Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin haksız tahrik hükmünün uygulanmamasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Oluşa ve dosya kapsamına göre; eşi tarafından işletilen internet kafede bulunan ana bilgisayardan, görümcesi mağdurenin MSN'de evli bir erkekle cinsel içerikli ikili sohbet görüşmeleri yaptığını fark eden sanığın, elektronik iletileri içerir yazıların dökümünü alıp, bu belgeleri, mağdurenin arkadaşlarına dağıttığı olayda, TCK'nın 132. maddesinin 2. fıkrasında, haberleşme içeriklerinin ifşa edilmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş iken, anılan madde ve fıkrada, suç tarihinden sonra, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un 79. maddesi ile yapılan değişiklikle, ceza miktarının iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş olması karşısında, TCK'nın 7/2. maddesi gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun hükmün gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, temel cezanın asgari hadden tayin edildiği ifade edilip, suç tarihi itibariyle sanık lehine olan düzenleme nazara alınmaksızın, sanığın TCK'nın 132. maddesinin 2. fıkrası gereğince 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de: 1- Sanık hakkında bozma ilamından önceki 30.06.2009 tarihli hükümde sanığın 20 eşit taksitte ödenmek üzere 150 gün karşılığı 3.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve hükmün sadece sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi nedeniyle bu hususun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 326/son maddesi gereğince sanık yönünden kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeksizin, bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonunda, 26.02.2014 tarihli hükümle sanığın 2 yıl denetim süresi belirlenen erteli 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle kazanılmış hak ilkesinin ihlal edilmesi, 2- Hükmolunan 1 yıl 8 ay hapis cezası ertelenen sanık hakkında, TCK’nın 51/7. maddesi uyarınca denetim süresi içinde sanığın kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hakimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin ve TCK'nın 51/8. maddesi gereğince sanık denetim süresini iyi halli olarak geçirdiği taktirde cezanın infaz edilmiş sayılacağının kararda belirtilmemesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK'un 326/son maddesi hükmünün sonuç ceza yönünde dikkate alınmasına 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.