Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiDava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminatHüküm : 1.702 TL maddi ve 4.500 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine. Davacı vekilinin 20.02.2014 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Tazminat davasının dayanağı olan Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2008/55 Esas - 2008/139 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz incelemesi sonucu onanmak suretiyle 06.03.2013 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 20.02.2014 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmış, 20.02.2014 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığına yazılmaması ve gerekçeli karar başlığına dava tarihinin “suç tarihi” ve “Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat” olan dava adının ise “suç” olarak yazılması, ayrıca gerekçeli karar başlığında “suç yeri/saati” ibaresine yer verilmesi mahallinde düzeltilebilmesi mümkün yazım yanlışı olarak kabul edilmiş, manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun vasıf, mahiyet ve niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespit edilmesi nedeniyle tebliğnamede yer alan bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Tutuklandığı tarihte eczacı kalfası olarak çalıştığı anlaşılan davacının bu dönem içerisinde maddi zararını ücret bordrosu, vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamadığı nazara alınıp, davacının vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldığı dönemde geçerli olan 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden kesinti yapmadan hesaplanacak 1.768,38 TL’nin maddi zarar olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken, hesaplama hatası sonucu maddi tazminatın eksik tayini,Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hükmün 1. bendinde yer alan “bilirkişi raporunda belirtilen 1702.00 TL” ibaresinin çıkartılarak yerine “ 1.768,38 TL “ ibaresinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün, DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 23.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.