Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4825 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9977 - Esas Yıl 2014
Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Taksirle Öldürme Hüküm : TCK'nın 85/1, 62, 50/4-1.a, 52/2-4, 53/6 maddeleri uyarınca mahkumiyet Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:1- Sanık hakkında kurulan hükme yönelik katılanlar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Katılanlar vekilinin yüzüne karşı 25.09.2013 tarihinde verilen hükmü CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 06.11.2013 tarihinde temyiz ettiğinin anlaşılması karşısında; 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince temyiz isteminin REDDİNE,2- Sanık hakkında kurulan hükme yönelik sanık müdafinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Sanık müdafinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmedilen cezanın adli para cezasından ibaret olması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318 ve 5271 sayılı CMK'nın 299. maddeleri gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanığın, devlet hastanesi acil polikliğinde nöbetçi pratisyen hekim olarak görev yaptığı sırada, rahatsızlığı ve devamlı inlemesi nedeniyle anne ve babası tarafından devlet hastanesine götürülen bebeği muayene ettiği, bebeğin sarılığı olduğu söylenmesi üzerine testi yenilediği, test sonucu sarılık olmadığının anlaşılması üzerine hastayı eve göndererek, ertesi gün çocuk polikliniğine gelmesini önerdiği, bebeğin ertesi gün sabaha karşı evinde öldüğü, otopsi sonucu bebeğin zatürreden öldüğünün anlaşıldığı olayda; sanığın, solunum sistemine ait bir hastalığın bulgularının olup olmadığının kayıt altına alınmamış olması, hastaya bu yönde kan ve görüntüleme tetkiklerinin yapılmamış olması ve antibiyotik tedavisini başlanmamış olması nedeniyle kusuru bulunmakta ise de, Yüksek Sağlık Şurası kararında da belirtildiği üzere, ölümün tedavi kusurundan kaynaklandığının kesin olarak saptanamadığı, ilk muayenede tanı konulmuş olsa dahi yapılacak tedavinin hastayı kurtaracağının kesin olduğunu söylemenin mümkün olmadığı, ölümle sanık doktorun eylemi arasında nedensellik bağının bulunmadığı, bu nedenle sanığın taksirle öldürmeye ilişkin TCK'nın 85/1. maddesi yerine, ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin TCK'nın 257/2. maddesiyle cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 23.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.