Mahkemesi :Çocuk MahkemesiSuç :Taksirle YaralamaHüküm :TCK'nın 89/1, 89/2 (b,e), 31/3, 62/1, 50/3, 50/1-a, 52/2-3-4. maddeleri gereğince mahkûmiyetTaksirle yaralama suçundan suça sürüklenen çocuğun mahkûmiyetine ilişkin hüküm, müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Olay günü gündüz saat 08:00 sularında açık havada, meskun mahalde, tek yönlü, yüzeyi kuru, asfalt kaplama, eğimsiz hafif virajlı yolda idaresindeki otomobille seyir halinde bulunan sürücü belgesiz suça sürüklenen çocuğun, durakta yolcu almak üzere durmuş olan minibüse arkadan çarpması şeklinde gelişen ve aracın arka bagajına eşya yerleştiren minibüs şoförü katılanın hayati tehlike geçirmeksizin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek, hayat fonksiyonlarına etkisi ağır 6. derecede sağ tibia plato kırığı, sol tibia plato parçalı açık kırığı, sağ tibia pilon açık kırığı ve sağ femur kırığı meydana gelecek şekilde yaralanmasıyla sonuçlanan olayda, suça sürüklenen çocuk hakkında temel ceza tayin edilirken, her ne kadar birden fazla nitelikli halin gerçekleşmesi teşdit sebebi olarak gösterilmiş ise de, suça sürüklenen çocuğun, meydana gelen kazada tam kusurlu olması ve zararın ağırlığı ve diğer gerekçeler karşısında alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayininde isabetsizlik bulunmadığından, tebliğnamede bozma öneren görüşe iştirak edilmemiş; TCK'nın 89/1. maddesinde hapis cezası ile adli para cezasının seçimlik olarak düzenlendiği, temel cezanın hürriyeti bağlayıcı ceza olarak seçilmesi halinde TCK'nın 50/2. maddesi gereğince adli para cezasına çevrilmesi mümkün değil ise de, 5237 sayılı TCK'nın 50/3. maddesi uyarınca, daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş bulunan 18 yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş sanıkların kısa süreli, diğer sanıkların ise otuz gün ve daha az süreli hapis cezalarının aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı yaptırımlara çevrilmesi zorunlu olup, adli sicil kaydı bulunmayan ve suç tarihinde 17 yaşında bulunan suça sürüklenen çocuk hakkındaki kısa süreli hapis cezasının aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlara çevrilmesi zorunluluğu karşısında mahkemenin uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafinin ertelemeye, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, eksik incelemeye ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;Katılan hakkında Adli Tıp Kurumu Şanlıurfa Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 29.02.2012 tarihli adli rapor içeriğinde katılanın olay sebebiyle hayati tehlike geçirmediğinin belirtilmesine karşın, sanık hakkında tayin olunan temel cezada TCK'nın 89/2. maddesi uyarınca arttırım yapılırken (e) bendinin de gösterilmesi,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasının 2. paragrafında yer alan “TCK.nun 89/2 maddesinde düzenlenen birden fazla unsurun olayda gerçekleşmesi” ibaresi ile hükmün 3. paragrafında yer alan “hayati tehlikenin meydana gelmesi ve” ibarelerinin hükümden çıkarılmasına, hükmün 3. paragrafında yer alan “89/2-b-e” ibaresinin, “89/2-b” olarak değiştirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün isteme aykırı olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.