Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4409 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2037 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiKarar Tarihi : 30/09/2015Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : Beraat2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanığın beraatine ilişkin Datça Asliye Ceza Mahkemesi'nin 18/07/2012 tarih, 2011/36 esas, 2012/211 sayılı kararının katılan vekili ile mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 07/02/2014 tarihli ilamı ile, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 06/02/1982 tarih ve 3290 sayılı kararı ile kentsel ve 3. derece arkeolojik sit alanı olarak tescilli bölgede bulunan ve İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 26/01/1994 tarih ve 3790 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli binayı yıkarak, yerine 6,50 metre eninde, 9 metre uzunluğunda iki katlı yapı inşa ettiği iddiasıyla hakkında dava açıldığı, 17/07/2012 tarihli mimar bilirkişi raporunda, dava konusu müdahalelerin yapım tarihi konusunda herhangi bir tespitin bulunmadığı, sanığın hazırlık ifadesinde, 2004 yılından beri evin sadece çatı kiremitlerinde tamir yaptırdığını, dış cephede 2005 yılında serpme sıva yaptırdığını beyan ettiği, anılan Kurul kararlarının dosya kapsamında mevcut olduğu, ancak mahallinde mutat vasıtalarla usulüne uygun olarak ilan edildiğine dair tutanakların bulunup bulunmadığının mahkemece araştırılmadığından, sit alanına ilişkin Kurul kararının, mahallinde usulüne uygun şekilde ilan edilip edilmediğinin, taşınmazın korunması gerekli kültür varlığı olduğuna dair şerhin tapu kaydında mevcut olup olmadığının ve sanığın dava konusu müdahalelerin yapıldığı mahalde ne zamandan beri ikamet ettiğinin araştırılması ile, mahallinde konusunda uzman inşaat bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif icra edilerek, dava konusu müdahalelerin, yapı elemanlarındaki renk değişimi, eskime durumu, parlaklık/solukluk, dökülmeler ve diğer teknik özellikler de dikkate alınmak suretiyle, hangi tarihte yapıldığının her türlü şüpheden uzak şekilde tespit edilip, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiğinden hükmün bozulduğu, ./.mahkemece, dosyaya celp edilen taşınmaz kaydının incelenmesinde, taşınmazın korunması gerekli eski eser olduğuna dair 22/03/1994 tarihinde beyanlar hanesine şerh verildiğinin, sanık tarafından taşınmazın 29/06/2009 tarihinde edinildiğinin ve tüm dosya kapsamından sanığın 2002 yılından beri davaya konu taşınmazda ikamet ettiğinin anlaşıldığı; 07/02/2014 tarihli bozma ilamında, inşaat bilirkişilerden rapor alınması gerektiği belirtilmesine rağmen, 07/04/2015 tarihinde icra edilen keşifte, 17/06/2011 tarihli keşfe katılan ve dava konusu müdahalelerin yapım tarihlerini tespit edemeyen mimar bilirkişi Lokman Çolak'ın refakate alındığı ve adı geçen bilirkişi tarafından müdahalelerin yapım tarihlerinin bir kez daha tespit edilemediği anlaşılmakla, mahallinde konusunda uzman inşaat bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif icra edilerek, müdahalelerin yapım tarihinin her türlü şüpheden uzak şekilde tespiti ile, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, mimar bilirkişinin bilimsel ve teknik incelemeye dayanmayan, yetersiz raporuna itibar edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin ve mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 17/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.