Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4292 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21254 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınmasıHüküm : 1- Sanık ... hakkında: TCK'nın 38/1, 133/1, 43/1, 62, 52/2, 52/4. maddeleri gereğince mahkumiyet, 2-Sanık .... hakkında: TCK'nın 133/2, 43/1, 62. maddeleri gereğince mahkumiyet,Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanık ...’ün mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından, sanık ...’in mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 17/07/2012 tarihli iddianame içeriğine ve incelenen dosya kapsamına göre, sanık ...’in, ticari rekabetten kaynaklı anlaşmazlıklar bulunan katılan ... ile olay tarihinde çalışanı olan sanık ...’in yüzyüze yaptığı konuşmaları, katılanın rızası olmaksızın sanık ...’in talimatıyla sanık ... tarafından görüntülü olarak kaydedildiğinin iddia edildiği olayda,TCK'nın 133/1. maddesinde, iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, herhangi bir aracı vasıta olarak kullanmadan, yüz yüze gerçekleştirdikleri, ancak özel bir çaba gösterilerek duyulabilecek, aleni olmayan, söze dayalı, sesli düşünce açıklamalarının, konuşmanın tarafı olmayan kişi veya kişilerce, ilgilisinin rızası olmaksızın, elverişli bir aletle (sesli bir açıklamayı kuvvetlendirerek veya naklederek onu ses alanının dışına çıkartıp doğrudan doğruya algılanabilir hale getirmeye yarayan her türlü düzenekle) dinlenmesi veya akustik olarak tekrar dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydedilmesi eylemi suç olarak düzenlenmiştir.Bu bilgiler ışığında somut olay açısından; sanık ...’in, katılanla yaptığı yüzyüze konuşmaları kaydetmesi eyleminde, sanık ...’in atılı suçu inkara yönelik savunması dikkate alındığında, olay tarihinde yanında çalışan ancak daha sonra katılan ...’le birlikte çalışmaya devam eden ve aralarında menfaat çatışması olan sanık ...’i azmettirdiği sabit olmadığı gibi, sanık ...'in konuşmanın tarafı olması nedeniyle eylemin kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu değil, TCK’nın 134.maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal kapsamında değerlendirilebileceği, şikayete konu ses ve görüntü kaydını içeren CD'nin çözümüne ilişkin bilirkişi raporu ve tarafların beyanlarına göre, kayda alınan görüşmeler sırasında, katılan ...’in özel yaşam alanına dahil ve onun özel hayatının gizliliğini ihlal edecek bir husus konuşulmadığı nazara alındığında, sanıklara atılı eylemlerin, TCK'nın 134/1. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu da oluşturmayacaktır. Açıklanan nedenlerle sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olmasından dolayı sanık hakkında CMK'nın 223/2-a maddesi gereğince beraat kararı verilmesi gerekirken, yasal olmayan yazılı gerekçelere dayalı olarak, sanık ...’in azmettirme eylemi de sübut bulmadığı halde, sanıklar hakkında TCK'nın 133/1. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de: Hükümden önce 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 80. maddesi ile TCK'nın 133/1-2. maddesinde yapılan değişikliğe göre ceza miktarlarının artırılması karşısında, TCK'nın 7/2. maddesi gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanıkların lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun hükmün gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm tesisi gerektiği gözetilmeden, suç tarihi itibariyle sanıkların lehine olan düzenleme nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesiKanuna aykırı olup, sanık ...’in ve sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.