Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiKarar Tarihi : 14/05/2014Esas-Karar No : 2013/67-2014/153Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık ...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 179/2 ve 62. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarının uygulanmasına dair Mudanya (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 14.05.2014 tarihli ve 2013/67 esas, 2014/153 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.Dosya kapsamına göre; suç tarihinden önce hapis cezasına mahkum edilmediği anlaşılan sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50/3. maddesi uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasındaki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 12.11.2015 gün ve 73759 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.12.2015 gün ve 2015/375788 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanık ...'ün 22.07.2009 tarihinde işlediği sabit görülen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 179/2, 62. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Mudanya (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 31.03.2011 tarihli ve 2009/521 esas, 2011/118 sayılı kararının itiraz edilmeden 13.05.2011 tarihinde kesinleşmesinin ve kesinleşme tarihinden itibaren 5 yıllık denetim süresinin başlamasının ardından, Bursa 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.09.2012 tarihli ve 2011/653 esas, 2012/687 sayılı kararı ile 26.09.2011 tarihinde silahla tehdit suçunu işlediği sabit görülerek, anılan suça ilişkin mahkumiyet kararı 16.11.2012 tarihinde kesinleşen, ayrıca, Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.09.2012 tarihli ve 2012/484 esas, 2012/1217 sayılı kararı ile 28.02.2012 tarihinde hırsızlık suçunu işlediği sabit görülerek, anılan suça ilişkin mahkumiyet kararı 31.10.2012 tarihinde kesinleşen sanık hakkında, denetim süresi içerisinde kasıtlı suçlar işlemesi nedeniyle ihbarda bulunulmasını müteakip, duruşma açılarak, sanığın istinabe mahkemesi aracılığıyla sorgu ve savunması alındıktan sonra, 31.03.2011 tarihli hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 179/2 ve 62. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarının uygulanmasına ilişkin Mudanya (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 14.05.2014 tarihli ve 2013/67 esas, 2014/153 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin 11. fıkrasında, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmesi halinde veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkemece hükmün açıklanacağı belirtilmiş olup, bu iki halin gerçekleştiğinin saptanması durumunda, mahkemece yapılacak işlem, önceden verilen ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu olması nedeniyle hukuki varlık kazanmayan hükmün açıklanmasından ibarettir. Bu iki şarttan birine aykırılık nedeniyle hükmün açıklanması halinde mahkemece, uygulanmasında yasal zorunluluk bulunduğu halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi nedeniyle uygulanamayan yasal hükümler hariç olmak üzere önceki hükümde bir değişiklik yapılmayacağından, yeniden kurulan hüküm de önceden verilen hükmün infazını sağlamaya yöneliktir. Yeniden hüküm verilmesi ise yalnızca sanığın “kendisine yüklenen yükümlülüklerin yerine getirilememesi” halinde mümkündür. Bu şart gerçekleştiğinde, sanığa yeni bir imkan sağlamayı düşünen yasa koyucu, yükümlülüğün yerine getirilememesi haline münhasır olarak mahkemeye, sanığın durumunun değerlendirilmesi suretiyle, cezanın kısmen infazına ya da önceki hükümde yasal zorunluluk nedeniyle tartışılamayan erteleme veya seçenek yaptırımlara çevirme kurumlarının değerlendirilmesi suretiyle yeniden hüküm kurması imkanını sağlamıştır. Bu son halde dahi mahkeme, sübut ve nitelendirmenin değiştirilmesi veya önceki uygulamadan dönme yönünden bir imkâna sahip olmamakta, yalnızca önceki hükmün varlığı kabul edilerek, belirli bir kısmının infaz edilmemesi ya da önceki hükümde değerlendirilemeyen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50 veya 51. maddelerinin uygulanması yetkisine sahip olabilmektedir. Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50/3. maddesi gereğince, daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş bulunan onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş sanıkların kısa süreli, diğer sanıkların ise otuz gün ve daha az süreli hapis cezalarının aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı yaptırımlara çevrilmesi zorunlu olup, kayden 13.11.1989 doğumlu ve suçun işlendiği 22.07.2009 tarihinde 19 yaşını doldurmuş olan sanığın suç tarihi itibariyle adli sicil kaydının bulunmaması karşısında, sanık hakkında hükmedilen 25 gün hapis cezasının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50. maddesinin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmemiş olup,Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Mudanya (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 14.05.2014 tarihli ve 2013/67 esas, 2014/153 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309/4-d maddesindeki “Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.” şeklindeki düzenleme gereği bozma nedenine göre uygulama yapılarak, hükmün 3 numaralı bölümünün ilk paragrafından sonra gelmek üzere hüküm fıkrasına, “Sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50/3. maddesindeki amir hükme göre, takdiren aynı Kanun'un 50/1-a maddesi gereğince adli para cezasına çevrilerek, TCK'nın 52/2. maddesi uyarınca günlüğü 20 TL'den sanığın neticeten 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına,” ibarelerinin eklenmesine, sanık hakkında hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilmiş olup, bu uygulamanın yasal sonucu olarak, sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedildiği hükmün 4 numaralı bölümünün hüküm fıkrasından çıkarılmasına, hüküm fıkrasındaki diğer hususların aynen bırakılmasına, infazın ve müteakip işlemlerin mahallinde buna göre yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.