Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3774 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20206 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuçlar : Şantaj, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirmeHükümler : 1- Şantaj suçundan: TCK'nın 107/2-1, 62, 52/1-2, 53. maddesi gereğince mahkumiyet 2- Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan:TCK'nın 136/1, 62, 53. maddesi gereğince mahkumiyet Şantaj ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık, sanık müdafii ve şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: A) Şikayetçi vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde; CMK'nın 237/1. maddesinde, mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikayetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilecekleri belirtilmiş olup, aynı Kanun'un 237/2. maddesinin, “Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır.” hükmü de nazara alındığında, duruşma gününü bildirir davetiyeyi bizzat tebellüğ eden şikayetçinin, yerel mahkemece karar verilinceye kadar davaya katılma talebinde bulunmadığı anlaşılmakla, katılan s??fatını almayan ve hükmü temyiz etme hakkı bulunmayan şikayetçi adına vekili tarafından yapılan temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince isteme uygun olarak REDDİNE, B) Sanığın ve sanık müdafiinin temyiz istemlerinin incelenmesine gelince; İddianamedeki anlatıma ve dosya kapsamına göre, sanık ...'nin, aralarındaki arkadaşlık ilişkisini sona erdiren mağdur ...'e ait fotoğrafları kullanarak, mağdurun adını ve soyadını taşıyan sahte facebook hesabı açıp, bu hesapta, mağdura yönelik olarak, “Bunları silmem için önce telefon numaranı vereceksin, yoksa bunların kimlere ulaşacağını tahmin edemezsin, yoksa fotoğrafların devamı da gelecek.” şeklinde ibarelere yer verdiği iddia ve kabulüne konu olayda, Mağdurun adını ve soyadını taşıyan sahte facebook hesabında; mağdurun yarı çıplak resmine müdahale edilerek oluşturulan ve mağdurun sadece başı ile yüzünü gösteren fotoğrafının profil resmi olarak kullanılıp, anılan fotoğrafın orijinal olanı da dahil olmak üzere mağdurun belden yukarısını gösteren çıplak fotoğraflarının, “Albümler” kısmında yayımlandığı anlaşılmakla, Sanığın üzerine atılı şantaj ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarının sübut bulduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş; ancak, sanığın, sahte facebook hesabı üzerinden, mağdurun çıplaklık gibi özel hayatına ilişkin görüntülerini de ifşa etmesi karşısında, sanık hakkında ayrıca TCK'nın 134/2. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, TCK'nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanun'un 3/1. maddesi gereğince işlenen fiillerin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddelerde öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezaların asgari hadden tayin edilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi sayılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın ve sanık müdafiinin sübuta, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, sanığın ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; 53. maddenin uygulanmasına ilişkin 1 numaralı hükmün 6. ve 2 numaralı hükmün 7. paragraflarının hüküm fıkrasından çıkarılarak, yerlerine, “Sanığın kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (d), (e) bentlerindeki hakları kullanmaktan aynı Kanun'un 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hakları kullanmak yönünden ise, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından aynı Kanun'un 53/3. maddesi gereğince koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler bakımından TCK'nın 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle, eleştirilen hususlar dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.