Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3651 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 33298 - Esas Yıl 2012





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : 2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237 sayılı TCK'nın 62, 52/2, 51.maddeleri uyarınca mahkumiyet ve hapis cezasının ertelenmesi 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Suçtan zarar gören “Kültür ve Turizm Bakanlığı” adına davaya katılma talebinde bulunulduğu ve yapılan talebe atfen şikayetçi kurumun katılan olarak kabulüne karar verildiği gözetilmeksizin, gerekçeli karar başlığında “Maliye Hazinesi adına ... Müdürlüğünün” katılan olarak belirtilmesi, yine suç tarihinin “23/10/2008” tarihi olduğu gözetilmeksizin gerekçeli karar başlığında “09/10/2008” şeklinde gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak değerlendirilmiştir.Suç tarihinde, belediye görevlileri tarafından yapılan tespitte, sanık tarafından, ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 15/11/1994 tarih ve 2325 sayılı kararı ile belirlenen ..... Kenti 3. derece arkeolojik sit alanı içerisinde yer alan,...İlçesi, ...Köyü, 234 numaralı parsel sayılı olup tapuda ....,...,...., ile .... adına kayıtlı bulunan taşınmazda, izinsiz ve ruhsatsız olarak tek katlı yapı inşaa edildiğinin belirlendiği, 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı, belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, sanığın aşamalarda alınan savunmasında, suça konu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bildiğini, ancak maddi durumunun zayıf olması nedeniyle gerekli izinleri alamadan suça konu evi yaptığını beyan ettiği, suça konu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde 3. derece arkeolojik sit alanı içerisinde bulunduğuna dair şerhin mevcut olduğu, ayrıca .... Belediye Başkanlığı tarafından ilgili Kurul kararının hoparlör ile 1994 yılında ilanının yapıldığı, sanığın ilanın yapıldığı bölgede yaşadığının gerek beyanı, gerekse MERNİS kayıtları ile sabit olduğu, bu itibarla, sanığın dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bildiği, buna rağmen izinsiz ve ruhsatsız olarak inşai müdahalede bulunduğu, üzerine atılı suçu işlediğinin tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, 6498 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinde öngörülen yaptırım miktarında sanık lehine herhangi bir değişiklik olmadığı anlaşılmakla,Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Hükümde 5237 sayılı TCK'nın 61. maddesi gereğince iki sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, sanığın kasta dayalı kusurunun yoğunluğu nazara alınmak suretiyle hapis cezasının asgari hadden belirlendiği gözetilmeksizin, aynı gerekçelerle adli para cezasının asgari hadden çok fazla uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle çelişkiye neden olunması,2-Sanık hakkında tayin edilen temel cezadan, 5237 sayılı TCK'nın 62. maddesi uyarınca indirim yapılırken 1 yıl 8 ay olarak belirlenmesi gereken hapis cezasının hesap hatası sonucu 10 ay olarak belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının birinci paragrafındaki adli para cezası miktarının “5 tam gün” olarak, ikinci paragrafındaki hapis ve adli para cezası miktarlarının “ 1 yıl 8 ay hapis ve 4 tam gün adli para cezası” olarak, dördüncü paragrafındaki adli para cezası miktarının ise “80 TL” şeklinde düzeltilmesi suretiyle hükümdeki usul ve kanuna uygun bulunan sair hususların aynen bırakılmasına karar verilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.