Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3647 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2758 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiKarar Tarihi : 24/04/2014Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : CMK'nın 223/2-a. maddesi gereğince beraat2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:İstanbul 1 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 12.07.1995 tarih, 6848 sayılı kararıyla kentsel ve tarihi sit alanı kabul edilen bölge içerisinde yer alan ve yine İstanbul 1 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 26.01.2005 tarih, 404 sayılı kararıyla korunması gerekli kültür varlığı olduğu kabul edilen, İstanbul ili, Fatih ilçesi, Katip Muslahattin mahallesi, 1907 ada, 8 sayılı parselde yer alan tescilli kargir binanın, sanık ...'nın 2005 yılında vefat eden eşi ... adına kayıtlı olduğu ve sanık tarafından kullanıldığı, İstanbul 4 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu görevlilerince yerinde yapılan denetim sonucu düzenlenen 11.05.2012 tarihli raporda, normalde zemin+2 katlı binaya, birde çatı katı eklendiğinin, pencerelerin yenilendiğinin ve bu nedenle de ebatlarının da değiştirilmiş olduğunun tespit edildiği, bu tespitler üzerine ilgili Koruma Bölge Kurulu'nun 16.05.2012 tarih, 644 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, davaya konu binayı kullanan ve izin almadan binada onarım yaptığı belirlenen sanık ... hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, Her ne kadar yapılan yargılama neticesinde, 11.10.2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, sit alanı ilanına veya koruma kararına ilişkin kararların ilgililerine tebliğ edilmesinin zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, sanığın beraatine karar verilmiş ise de; tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının tebliğ zorunluluğunun, 11.10.2013 tarihinden itibaren yapılan tescil işlemleri için gerekli olduğu, bu tarihten önce yapılmış tescil işlemleri için tebliğ zorunluluğu bulunmayıp, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının veya koruma kararının tapu kaydına şerh verilmesinin, koruma kararının ilgililerince bilindiğinin kabul edilmesi konusunda yeterli olduğu, olayımızda ise davaya konu yerin tek yapı ölçeğindeki kültür varlığı olduğu, ancak koruma kararının 11.10.2013 tarihinden önce, 26.01.2005 tarihinde kabul edildiği, sanığın verdiği ifadelerinde, binanın tescilli bir yapı olduğunu bilmediğine dair beyanlarının bulunmadığı ve tapu kaydında binanın korunması gerekli bir kültür varlığı olduğuna dair şerhin de bulunması karşısında, sanığın binanın tescilli kültür varlığı olduğunu bildiğinin kabul edilmesi gerektiği ve sanık hakkında kurulan beraat gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla;Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği, Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, olay yerinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi ile keşif icra edilerek, tescilli binada izinsiz yapılan uygulamaların ve kullanılan malzemelerdeki eskime durumu gözetilerek yapılma tarihlerinin tespit edilmesi, belirlenecek aykırılıkların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sorumluluğu tespit edilen sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu uygulamanın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi; ayrıca, izinsiz uygulama neticesinde tescilli yapının zarar görmediğinin anlaşılması durumunda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle büyükşehir belediyesi veya il özel idaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 08/10/2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun'un 65. maddesinde yapılan değişiklikler de dikkate alınarak, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince, sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.