Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Taksirle öldürmeHüküm : Sanıklar hakkında ayrı ayrı TCK’nın 85/1, 62, 51/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyetTaksirle öldürme suçundan sanıklar ... ve ...’nın mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:1-Sanık ...’in mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;Antalya 11.Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucu 15.09.2014 gün ve ... E. ... K. sayı ile kurulan mahkumiyet hükmü sanığın süresinde temyiz etmemesi nedeniyle sanık yönünden kesinleşmiş olup; hükme karşı süresinde temyiz isteminde bulunmamış olan sanık müdafii 19.06.2015 havale tarihli talebi ile “Antalya 15.Asliye Ceza Mahkemesi’nin ... Esas sayılı dosyası ile ...’ın ölümü nedeniyle sanık ... hakkında yapılan yargılamada sanığın .... Tarım şirketinin yetkilisi olması nedeniyle cezalandırılmasına , ... yönünden suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği,bu kararın Yargıtay 12.Ceza Dairesi’nin 06.03.2015 tarih ... Esas ... Karar sayılı kararı ile “ sanığın sorumluluğunun tadilatın yapılması için kullanımı gerekli olan alan ile sınırlı olduğu, tadilatın yapımı bakımından komşu işyerinin de önlem alması gibi bir sorumluluktan söz edilemeyeceği, dolayısıyla yan binada meydana gelen ölüm olayını önleme bakımından sanığın alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığından, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi” gerekçesi ile bozulduğu, Antalya 15.Asliye Ceza Mahkemesi’nin bozma ilamına uyarak sanık ... hakkında beraat kararı verdiği, sanık ...’in ise şirketin diğer yetkilisi olup Antalya 11.Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucu 15.09.2014 gün ve ... E. ... K. sayı ile kurulan mahkumiyet hükmünün temyiz edilmemesi nedeniyşe sanık hakkında kesinleştiğini, CMK'nın 306. maddesi uyarınca diğer sanığın temyizi üzerine hükmün bozulmasından sanık ...'in de yararlanması gerektiğini, zira mezkür maddede “Hüküm, sanık lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşcasına hükmün bozulmasından yararlanırlar” hükmü bulunduğu, sanık ... ve lehine karar bozulan diğer sanık...'un aynı suçtan yargılandıklarını ve aynı cezaya mahkum olduklarını, atılı suçun ve hükmedilen cezaların aynı neviden olduğunu, dolayısıyla amir hüküm olan CMK'nın 306. maddesinin sanık ... hakkında uygulanması imkanı bulunduğunu, belirtilen nedenlerle, sanık Savaş Barış Bozkurt hakkındaki bozma ilamının, sanık ...'e teşmili açısından yeniden gözden geçirilerek, onun da bozma ilamından yararlandırılmasını talep ettiği anlaşılmakla, dosya incelenerek gereği düşünüldü; 1412 sayılı CMUK'nın 325. maddesinde "Hüküm, cezanın tatbikinde kanuna muhalefet edilmesinden dolayı sanık lehine bozulmuşsa ve bozulan cihetlerin temyiz talebinde bulunmamış olan sanıklara da tatbiki kabil olursa bu sanıklar dahi temyiz talebinde bulunmuşcasına hükmün bozulmasından istifade ederler" hükmü öngörülmüştür. Bozma ilamında hükmü temyiz etmeyen sanıkların da yararlanmasının Yargıtay kararında belirtilmesi zorunluluğu bulunmadığı gibi şartlarını içeren bir bozmanın kendiliğinden, herhangi bir hükme gerek kalmaksızın temyiz etmeyene de sirayeti yasa gereğidir ve Mahkeme tarafından bu hususun dikkate alınması gerekir. Yargıtay'ın bozma kararında, bozmadan hükmü temyiz etmeyen sanığın yararlanması gerektiğinin belirtilmemesi bir eksiklik ya da yasaya aykırılık da olmadığından, bu konuda herhangi bir yasa yoluna da gidilemez.Ayrıca, sirayetin kabul edilebilmesi için bozma kararına uyulması zorunlu olup aksinin kabulü, kanun yoluna başvuran için kabul edilmeyen bir bozma nedeninin, başvurmayan sanık lehine kabulü gibi çelişkili bir sonuç ve uygulamaya neden olur ki bu da hükmün konuluş amacına aykırı olur. Açıklanan nedenlerle ve sanık müdafinin yokluğunda 15.09.2014 tarihinde verilen ve 08.10.2014 tarihinde tebliğ edilen hükmü 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 19.06.2015 tarihinde temyiz ettiğinin anlaşılması karşısında; aynı Kanunun 317. maddesi gereğince temyiz isteminin isteme uygun olarak REDDİNE,2-Sanık ...’nın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesine gelince;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Olay tarihinde ...Tasarım isimli şirkette gece bekçisi olarak çalışan ...'ın, işyeri tadilatı amacıyla aynı işyerinde çalışan temyiz dışı sanık ...'ın çatıda izolasyon yaptığı sırada yanına çıkarak zaman geçirmek amacıyla yapılan işe bakmaya çalıştığı, ... sitesi no:...'da bulunan sanık .....ı'nın sahibi olduğu, işyerinin kuzey bitişiğindeki işyerinin çatısında bulunan su dolu kovayı almak istediği, no:... da bulunan bu işyeri üzerinde yürüdüğü esnada bastığı şeffaf eternitin kırılması sonucu 8 metre yükseklikten işyerinin içine düşerek öldüğü olayda, 06.05.2013 ve 20.10.2013 tarihli bilirkişi raporlarında sanık ...ı’nın eternit kaplı çatısına çıkılmasına mani olacak tedbirleri almaması, çatısının kullanılmasına izin vermesi nedeniyle tali kusurlu olduğu belirtilmiş ise de; sanığın işyerinin bitişiğindeki komşu işyerinde yapılan tadilat nedeniyle önlem alması gibi bir sorumluluktan söz edilemeyeceğinden meydana gelen ölüm olayını önleme bakımından sanığın alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığından, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme uygun olarak BOZULMASINA, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.