Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3363 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 21871 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : Beraat 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Anayasa Mahkemesi'nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; ilan edilmese dahi muhattapların ilgili taşınmazın sit alanında kaldığını bildiklerinin anlaşılması halinde, izinsiz yapılan uygulamalardan sorumlu olacakları, keza 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerin amacının, sit alanı tesciline ilişkin kararların, muhatapları tarafından öğrenilmesini sağlamaya yönelik olduğu;Bu bilgiler ışığında; İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 09/06/2006 tarih, 368 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli, İstanbul İli, Şişli İlçesi, E... Mahallesi, ... ada, ... parselde yer alan binanın en üst katında bulunan 9 numaralı bağımsız bölümün maliki olan sanık ... tarafından görevlendirilen sanık ... tarafından, taşınmaza ait çatı örtüsünün kaldırılarak, yükseltilmek suretiyle, çatı arası meskenin tam kata dönüştürüldüğünün tespit edildiği, dava konusu taşınmazın tescilli kültür varlığı olduğu hususunun, sanıklara tebliğ edilmediği görülmekle birlikte, somut olayda, suç tarihi itibariyle, 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler de dikkate alındığında, böyle bir zorunluluğun bulunmadığı, kaldı ki, aynı taşınmaza ait 7 nolu meskene ait tapu kaydının beyanlar hanesine, 29/08/2006 tarihinde, korunması gerekli kültür varlığı olduğuna dair şerh konulmuş olması, bu bağımsız bölümde ikamet eden şikayetçi E... K...'ın, her iki sanığın da, dava konusu taşınmazın tarihi eser olduğunu bildikleri, ancak buna rağmen suça konu uygulamalarda bulunduklarına ilişkin Anıtlar Kurulu'na sunduğu 26/07/2012 tarihli dilekçe içeriği ile Şişli Belediyesi görevlileri tarafından düzenlenen 17/07/2012 tarihli yapı tatil zaptına rağmen, sanıkların eylemlerine devam edip, 23/07/2012 tarihinde dava konusu taşınmaza doğrama taktırıp, sıva çalışmalarına devam ettiklerinin tespit edilmesi karşısında, sanıkların, dava konusu taşınmazın tescilli kültür varlığı olduğunu bildiklerinin kabulü gerektiği anlaşılmakla birlikte; İzinsiz müdahalede bulunulan taşınmazın tek yapı ölçeğinde 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle, taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın, yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlıklarında geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği, Bu sebeple, öncelikle, mahallinde, fen bilirkişi, inşaat mühendisi ve üniversitelerin arkeoloji kürsüsüne mensup öğretim görevlisinden oluşan bilirkişi heyeti refakati ile keşif icra edilip, sanıklar tarafından yapılan izinsiz uygulamaların nelerden ibaret olduğu, bu uygulamaların tescilli kültür varlıklarının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığı, yapılarda geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazların bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda, başka herhangi bir husus araştırılmaksızın sanıkların, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması,Tescilli kültür varlıklarına geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar verilmemekle birlikte, yapılan uygulamaların 2863 sayılı Kanun'un 9. maddesi kapsamında inşai ve fiziki müdahale niteliğinde olduğunun tespiti durumunda; Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/4 maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceğinden, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İl Özel İdaresi ve İlçe Belediye Başkanlığı bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, dava konusu taşınmazın, kurulan Koruma Uygulama ve Denetim Bürosunun sorumluluk alanında bulunmadığının ve yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olduğunun anlaşılması halinde sanıkların 65/1. maddesi uyarınca cezalandırılmaları, yapılan bu uygulamaların ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi veya ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olsa bile, suça konu taşınmazın, kurulan Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu'nun sorumluluk alanında bulunduğunun anlaşılması halinde, sanıkların 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, ilgili tescil kararlarının 6498 sayılı Kanun gereğince sanıklara tebliğ edilmediği şeklindeki gerekçeye dayalı olarak, eksik araştırma ve hatalı değerlendirmelerle, sanıkların beraatlerine dair yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 07/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.