Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3171 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3220 - Esas Yıl 2015
Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Taksirle yaralamaHüküm : TCK'nın 89/4, 62, 50/1-a, 52/2-4, 53/6. maddeleri uyarınca mahkumiyetTaksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Olay tarihinde gündüz vakti, yerleşim yeri dışında, 6,60 metre genişlikteki iki yönlü yolda, sanık ...'in kullandığı araç ile yolun virajlı kesimine süratle girdiği, önüne çıkan traktörü sollamak için karşı şeride geçtiği karşı yönden gelen katılan ... idaresindeki otomobil ile çarpışmaları sonucunda meydana gelen ve katılan ...'in vücut fonksiyonlarını 1. derecede etkileyecek kemik kırığı oluşacak şekilde, katılanın idaresindeki araçta yolcu olarak bulunan ... ve ...'in basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde, ...'in ise 23.05.2012 tarihli Adli Tıp 2.İhtisas Kurulu'nun raporuna göre, basit tıbbi müdahale ile giderilemez, yüzde sabit iz olacak şekilde yaralandıkları olayda, kaza noktasından 50 metre uzaklıkta sollama yasağı levhasının bulunduğu, hızını yol ve trafik durumuna göre ayarlamayarak 25 metre fren izi olacak şekilde ve sollama yasağına rağmen sollama yaparak karşı şeride geçip, kazanın oluşumuna sebebiyet veren sanığın eyleminde, bilinçli taksirin koşullarının oluşmasına rağmen, sanık hakkında TCK'nın 22/3. maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın eksik incelemeye, kusura, erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerektiğine, diğer sanık hakkındaki beraat kararının hatalı olduğuna ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanık hakkında tayin edilen adli para cezasına ilişkin olarak TCK'nın 52/4. maddesi gereğince ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtar edilmesi ile yetinilmesi yerine, ayrıca infaz aşamasında nazara alınması gereken 5275 sayılı Kanun'un 106/3. maddesi gereğince ihtarına karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK' un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hükmün 2. Bölümünde yer alan ve sanık hakkında tayin edilen adli para cezasının nasıl tahsil edileceğini düzenleyen paragrafta bulunan “ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasa'nın 106/3” ibaresinin çıkarılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.