Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiTaksirle öldürme suçundan sanık ...'nün 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 85/1, 62/1, 50/4,1-a, 52/4, 53/6 maddeleri gereğince 18.200,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığa ait ...Trafik Şube Müdürlüğünden verilmiş 08/08/1996 tarihli ve 4056 numaralı E-A2 sınıfı sürücü belgesinin aynı Kanun'un 53/6. maddesi gereğince 1 yıl süre ile geçici olarak geri alınmasına dair, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 02/03/2009 tarihli ve 2007/433 esas, 2009/55 sayılı kararının Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 26/02/2013 tarihli ve 2012/11057 esas, 2013/4481 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmek suretiyle kesinleşerek infaza geçilmesini müteakip, hükümlüce el konulan ehliyetin iadesinin talep edilmesi üzerine istemin reddine ilişkin, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 27/05/2014 tarihli ve 2014/197 degişik iş sayili kararına karşı yapılan itirazın reddine dair, ...Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/427 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.Dosya kapsamına göre, her ne kadar sanığın talebi hakkında sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin hükmün infazına adli para cezasının infaz tarihi olan 07/03/2014 tarihinde başlanacağından bahisle red kararı verilmiş ise de. taksitler halinde ödeneceğine hükmedilen adli para cezasının infazı beklenmeksizin, sanığa ait sürücü belgesinin 20/06/2013 tarihinde geri alındığı, hakkaniyet, hak ve nasafet ilkeleri ile TCK'nın 3. maddesinin 1. fıkrasında yer alan. "Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur." şeklindeki düzenleme nazara alınarak geri alma tedbirine adli para cezasının taksitler halinde ödenmesine karar verilmiş olması durumunda, geri alma işleminin kararın kesinleşmesi üzerine uygulanması gerekirken 20/06/2013 tarihinde gerçekleştirildiği, infaz tarihinden itibaren tekrar bir yıllık sürenin başlayacağının kabulünün, hükmedilen 1 yıllık geri alma süresini aşacak şekilde uygulanması sonucunu doğuracağı, bu durumunda sanık açısından hak ihlaline neden olacağı gözetilmeden itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet gorülmediğinden bahisle; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza işleri Genel Müdürlüğünün 03.11.2014 gün ve 94660652 - 105 -64 -6901-2014-19145/65168 sayılı yazılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.11.2014 gün ve 2014/367221 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;Dosya incelenerek gereği düşünüldü:TCK'nın 53/6. maddesinde yer alan "Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar." şeklindeki düzenleme incelendiğinde;Maddenin ilk dört fıkrasındaki düzenlemelerin kasten işlenen suçlarda hapis cezasının yasal sonucu olduğu ve hükümde belirtilmemiş olsa dahi sanık veya hükümlü lehine aleyhe bozma yasağına konu olamayacağı, ancak beşinci fıkradaki düzenlemede adli para cezasına mahkumiyet halinde de mahkemece hükmedilmek koşuluyla hak yoksunluğuna karar verilebileceği ve bu hak yoksunluğunun para cezaları açısından adli para cezasının tümüyle infazından sonra başlayacağında kuşku bulunmamaktadır.TCK'nın 53/6. fıkrasının uygulanma koşullarına gelince, anılan fıkrada hapis veya adli para cezasına mahkumiyet ayrımı yapılmaksızın mahumiyet yeterli görüldüğünden, taksirle işlenen suçlarda hakim tarafından hükmedilmek ve süresi belirtilmek koşuluyla, fıkradaki bir meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına veya sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesi mümkündür. Hapis cezasına mahkumiyet halinde cezanın infazı süresince yoksun bırakılan kişi bu meslek veya sanatı fiilen icra edemeyeceğinden veya sürücü belgesini kullanamayacağından, yasaklama ve geri alma hükmünün hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girmesinde ve sürenin cezanın tümüyle infazından sonra işlemeye başlamasında maddenin diğer fıkralarındaki düzenlemelere herhangi bir aykırılık veya adeletsizlik bulunmamaktadır. Ancak; adli para cezasına mahkumiyet halinde veya cezanın ertelenmesi halinde fıkranın infaz koşullarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.Şöyle ki;1- Sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının ertelendiğini ve üç yıllık denetim süresi öngörüldüğünü, yine aynı ilamda sürücü belgesinin altı ay alınmasına karar verildiğini düşünelim, bu ihtimalde sanığın mahkumiyeti kesinleşecek, kesinleşme ile birlikte sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin karar yürürlüğe girecek üç yıllık denetim süresince hükümlü bu sürücü belgesini kullanamayacak, üç yıllın sonunda TCK'nın 51/8. maddesi uyarınca ceza infaz edilmiş sayılacak ve sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin süre başlayacaktır, görüldüğü gibi sürücü belgesi gerçekte altı ay değil bu ihtimalde üç yıl altı ay alınmıştır. Oysa hükmeden mahkeme sürücü belgesinin altı ay alınmasına karar vermiştir. Bu uygulamanın maddesinin amacı ve özüyle TCK'nın 3. maddesindeki, güvenlik tedbirlerinin işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olması gerektiğine ilişkin hükümle bağdaşmadığı açıktır.Aynı çelişkili durum para cezaları açısından da söz konusudur, sanık hakkında hükmedilen adli para cezasının ekonomik ve sosyal durumu itibarıyla aylık 20 eşit taksitte ödenmesine karar verilmesi halinde, sürücü belgesi hüküm kesinleşir kesinleşmez alınacak, belki de çalışarak adli para cezasını ödeyeceğini düşünen ve mesleği şoförlük olan sanık birden 24 ay boyunca mesleğini icra edemez hale gelecek, aslında sürücü belgesi bir yıl alınmış olmasına karşın, 1 yıl 24 ay boyunca sanık bu haktan mahrum edilmiş olacaktır. Bu adil olmayan ve yasanın amacıyla da bağdaşmayan uygulamaların önlenmesi için, sürücü belgesinin geri alınması tedbirinin, adli para cezası ve erteli hapis cezasını içeren hükümler ile birlikte verilmesi halinde, hakkaniyet, hak ve nasafet ilkeleri ile TCK'nın 3. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında ... Asliye Ceza Mahkemesinin 02/03/2009 tarihli ve 2007/433 esas, 2009/55 sayılı maddeleri uyarınca 18.200 TL adli para cezası aylık 24 eşit taksit ve sürücü belgesinin 1 yıl süreyle geri alınmasına ilişkin hüküm nedeniyle, dosya içerisinde bulunan Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünün 06.01.2014 tarihli yazısından hükümlü hakkında adli para cezasının infazına devam edilmekte olduğu, infazın 27.05.2015 tarihinde tamamlanacağının belirtilmiş olması, yine dosya içerisinde bulunan 20.06.2013 tarihli teslim tesellüm belgesinden de TCK'nın 53/6 maddesi uyarınca hükümlünün sürücü belgesinin 20.06.2013 tarihinde teslim alındığı, böylece hükümlünün sürücü belgesinin, hakkında tayin edilen adli para cezasının infazı tamamlanmadan geri alındığı anlaşılmakla;Kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde bulunduğundan ...Ağır Ceza Mahkemesinin bila tarihli ve 2014/427 D. İş sayılı kararının CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA; müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.