Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 Sayılı Kanuna AykırılıkHüküm : 2863 sayılı Kanunun 65/b, TCK'nın 62, 52, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanık müdafinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmedilen cezanın on yıl hapis cezasından aşağı olması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318 ve 5271 sayılı CMK'nın 299. maddeleri gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;Dava konusu inşaatın 24/08/2006 tarihli yapı tatil zaptı ile, zemin kat konut iskan+zemin kat işyeri, yaklaşık 300 m2+1.kat konut, iç ve dış sıvaları yapısız, kasalar takılmamış, tabliye betonu atılmış, yaklaşık 400 m2+2.kat, tüm kolonlarının dikili konumda olduğunun, 25/09/2008 tarihli yapı tatil zaptında ise, zemin kat işyeri 2 adet 200 m2+2 adet konut iskan 200 m2+1.kat+2.kat+3.kat konut iskana hazır, her katta 4 daire bulunduğu, dairelerin 100 m2 yüzölçümünde olduğunun tespit edildiği, bu itibarla, sanığın 24/08/2006 tarihli yapı tatil zaptına rağmen inşaata devam ederek tamamladığının anlaşılması karşısında, mahkemece, alt sınırdan ayrılarak hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığından, tebliğnamede bu hususta bozma öneren (1) nolu düşünceye iştirak edilmemiştir.08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı, belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde,Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu'nun 29/08/1986 tarih ve 2614 sayılı kararıyla doğal sit alanı ve korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli 695 ada 6 parselde kayıtlı taşınmazın karşısı konumunda olan, İzmir I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 25/01/2007 tarih ve 2015 sayılı kararı ile sınırları genişletilen kentsel sit alanı içerisinde kalan, tapunun 294 ada 52 parselinde kayıtlı taşınmazda izinsiz olarak inşaat yaptığı iddiasıyla sanık hakkında dava açıldığı, 31/10/2000 tarihli yapı tatil zaptında, yapının halihazır durumunun takriben 450 m2 yüzölçümünde, kaba inşaat halinde zemin kattan ibaret olduğu, 24/08/2006 tarihli yapı tatil zaptında ise, zemin kat konut iskan+zemin kat işyeri, yaklaşık 300 m2+1.kat konut iç ve dış sıvaları yapısız, kasalar takılmamış, tabliye betonu atılmış, yaklaşık 400 m2+2.kat tüm kolonları dikili konumda olduğu, 25/09/2008 tarihli yapı tatil zaptında, zemin kat işyeri 2 adet 200 m2+2 adet konut iskan 200 m2+1.kat+2.kat+3.kat konut iskana hazır, her katta 4 daire bulunduğu, dairelerin 100 m2 yüzölçümünde olduğunun tespit edildiği, her ne kadar mahkemece, dosya kapsamında mevcut Kurul kararlarının mahallinde mutat vasıtalarla usulüne uygun olarak ilan edildiğine dair araştırılma yapılmamış ise de; sanığın savunmasında, inşaata 2006 yılında başlamak için Buca Belediyesi'ne müracaat ettiğini, ruhsat için başvuruda bulunduğunda inşaata başlamış olduğunu, belediyenin istediği tüm işlemleri yaptığını, 48 nolu parsele tecavüzde bulunulduğundan bunun giderilmesinin istenildiğini, plan-etüd müdürlüğüne hazırladığı dosyayı götürdüğünde, kendisine buranın Anıtlar Yüksek Kurulu'nun genişleme sahasının içinde olduğunun söylendiğini, bunu öğrenir öğrenmez Anıtlar Kurulu'na müracaat ettiğini, bu arada inşaata başladığından devam ettiğini, 2009 yılı Ağustos ayında dilekçesinin kabul edildiğini, ancak tescilli binanın karşısında olduğundan ruhsat verilmediğini, inşaata başladığında genişleme sahasında olmadığını, 2007 yılı Şubat ayında genişleme sahasına alındığını, 2007 yılında inşaatın % 85’ini bitirdiğini, sonra da devam edip inşaatı tamamladığını beyan ettiği bu itibarla, sanık tarafından dava konusu müdahaleler nedeniyle izin alınması gerektiğinin bilindiği ve taşınmazın sit alanında kaldığını bilmediğine dair bir savunmasının da bulunmadığı anlaşıldığından, ilan tutanaklarının dosyaya celp edilmemesi bozma nedeni yapılmamıştır.Katılan vekilinin ve sanık müdafinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1) Gerekçeli karar başlığında, ... ve ...'nın katılan olarak gösterildiği, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davaya katılma hakkı bulunan ... lehine vekalet ücretine hükmedilirken anılan Kurumun adı belirtilmeyerek karışıklığa neden olunması,2) 5237 sayılı TCK’nın 53/3 maddesi uyarınca, sanığın, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmasına karar verilirken, hak yoksunluğu süresinin koşullu salıverilme tarihine kadar olması gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin ve sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konularda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin paragrafının hükümden çıkartılarak yerine, “5237 sayılı TCK'nın 53/3 maddesi uyarınca, aynı Kanunun 53/1-c maddesinde belirtilen kişisel hak yoksunluğunun, sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer bentlerde belirtilen hak yoksunluklarının ise mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına” cümlesinin ve vekalet ücretine ilişkin paragrafa “katılan” ibaresinden sonra gelmek üzere “...” ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme aykırı olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.