Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuçlar : Reşit olmayanla cinsel ilişki, özel hayatın gizliliğini ihlalHükümler : Reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan: TCK'nın 104, 62/1, 50/3. maddeleri gereğince mahkumiyet, Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan: TCK'nın 134/1-2, 62/1, 52/2-4, 63, 54. maddeleri gereğince mahkumiyetReşit olmayanla cinsel ilişki ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 13.02.2014 tarih, 2012/2950 esas ve 2014/1651 sayılı kararıyla “İddianamedeki sevklere, görevsizlik kararına ve hükmün içeriğine, temyiz kapsamına, temyize konu suçların en ağırı olan özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCK.nın 134/2. maddesinde öngörülen cezanın üst sınırına göre, Yargıtay Kanununun 14/son maddesi ve 26.01.2013 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak 01.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 tarih ve 2013/1 sayılı Kararı uyarınca temyiz incelemesi yapma görevi Yargıtay 12. Ceza Dairesine ait olduğu” gerekçesiyle dosya Dairemize gönderilmiştir.İncelenen dosyada, sanık hakkında düzenlenen 14.01.2009 tarihli iddianamede; sanığın, 18 yaşından küçük olan mağdurla, 20.12.2008 günü bir otelde biraraya gelip, onunla cinsel ilişkiye girdiği, cinsel ilişki görüntülerini ve mağdurun çıplak resimlerini cep telefonuna kaydettiği, mağdurun talebine rağmen kaydettiği görüntü ve resimleri cep telefonundan silmediği iddiasıyla sanığın reşit olmayanla cinsel ilişki ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından dolayı TCK'nın 104. maddesinin 1. fıkrası ve aynı Kanun'un 134. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi gereğince cezalandırılması talep edilmiş; dava dosyası...1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/41 esas sırasına kaydedilmiştir....1. Sulh Ceza Mahkemesinin 24.03.2009 tarih, 2009/41 esas ve 2009/291 sayılı görevsizlik kararı ile sanığa isnat edilen özel hayatın gizliliğini ihlal eyleminin TCK'nın 134. maddesinin 2. fıkrasındaki suçu oluşturacağından bahisle dosya Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmiş; dava dosyası...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/339 esas sırasına kaydedilmiştir....2. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.12.2009 tarih, 2009/339 esas ve 2009/914 sayılı kararı ile sanığın, mağdurun rızasıyla cinsel ilişkiye girip, onun bilgisi ve rızası dahilinde kaydettiği görüntülerini silmediği, mağdurun görüntülerini başkalarına gösterdiğine dair delil de bulunmadığı gerekçesine dayalı olarak sanık hakkında TCK'nın 104. maddesinin 1. fıkrasındaki reşit olmayanla cinsel ilişki ve aynı Kanun'un 134. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından mahkumiyet hükümleri kurulmuştur.Görüldüğü üzere, TCK'nın 134. maddesinin 2. fıkrasında tanımlanan görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanık hakkında açılmış bir dava ve kurulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi, iddianame ve iddianame yerine geçen görevsizlik kararındaki anlatıma göre, sanığın 18 yaşından küçük mağdurun müstehcen içerikli görüntü ve resimlerini kaydedip, cep telefonuna depolama eyleminden dolayı sanık hakkında 134. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra, aynı Kanun'un 226. maddesinin 3. fıkrasında tanımlanan müstehcenlik suçundan da dava açıldığı anlaşılmaktadır.TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde, kişilerin özel hayatının gizliliği ihlal edildiği takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesinde, gizliliğin görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde, bir yıldan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüş iken, yerel mahkemenin karar tarihinden ve 09.02.2012 tarihli tebliğname tarihinden sonra, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un 81. maddesi ile yapılan değişiklikle TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesindeki ceza miktarı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesi gereğince, gizliliğin görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde verilecek cezanın bir kat artırılacağı düzenlenmiştir.TCK'nın 104. maddesinin 1. fıkrasında, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüş iken, yerel mahkemenin karar tarihinden ve 09.02.2012 tarihli tebliğname tarihinden sonra, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 60. maddesiyle yapılan değişiklikle ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir.TCK'nın 226. maddesinin 3. fıkrasının 1. cümlesinde, müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi hakkında beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası öngörülmüş, bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişinin, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir.Gerek tebliğname tarihinden önceki TCK'nın 226. maddesinin 3. fıkrasının 1. cümlesindeki müstehcenlik, gerek tebliğname tarihinden sonraki TCK'nın 226. maddesinin 3. fıkrasının 1. cümlesindeki müstehcenlik ve aynı Kanun'un 104. maddesinin 1. fıkrasındaki reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarının cezaları, TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan daha ağırdır.Açıklanan nedenlerle incelenen dosya kapsamına, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz incelemesine konu edilen eylemlere ilişkin iddianamedeki sevk ve açıklama ile görevsizlik kararındaki anlatıma, atılı eylemler için TCK'da öngörülen ceza miktarlarına, 09.02.2012 tarihli tebliğname tarihine nazaran uygulanması gereken 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesindeki; “Ceza dairelerinde: a) Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir. b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.” hükmüne ve Yargıtay Kanununun 14. maddesi uyarınca hazırlanarak, 01.07.2011 tarihinde yürürlüğe giren 12.05.2011 gün ve 2011/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurul kararına göre, temyize konu hükümlerin incelenmesi Yargıtay 14. Ceza Dairesine ait bulunduğundan, Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, görev uyuşmazlığının çözülmesi amacıyla dosyanın Yargıtay Başkanlar Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.