Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26242 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7173 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiSuç : Görevi kötüye kullanma Hüküm : Her iki sanık hakkında ayrı ayrı beraat Görevi kötüye kullanma suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Hastane başhekimi ve hastane müdürü olan sanıkların, acil servis giriş kapısının üzerindeki tavana personelin bilgisi haricinde ses kayıt cihazı yerleştirdikleri iddia edilmiş ve sevk maddesi olarak TCK'nın 257/1, 53. maddeleri gösterilmiş ise de, niteleme ve anlatıma göre, eylemin sübutu halinde TCK'nın 133/1 ve 137/1-a maddelerindeki suçu oluşturabileceği ancak; sanıkların aksi kanıtlanamayan, acil serviste yoğun bir şekilde vatandaş ve personel arasında olay olması sebebiyle güvenlik amacıyla cihaz yerleştirdikleri, cihazın deneme aşamasında olup kayıt yapmadığı savunmaları ve hastanede doktor olarak görev yapan mağdura ait herhangi bir ses kaydının da bulunmamasına göre, sanıkların, çalışanlara yönelik işlenebilecek suçlar nedeniyle, kaybolması olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla gerçekleştirdikleri eylemlerinde hukuka aykırı hareket ettikleri bilinciyle davranmadıkları anlaşıldığından, beraatlerine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, aleniyetin konuşmanın yapıldığı yere göre değil, konuşmanın niteliğine göre değerlendirilmesi gerekmesi, aleni ortamda sınırlı sayıda kişiler arasındaki genele hitap etmeyen konuşmaların da aleni olmayan konuşma olarak kabul edilebilecek olması karşısında, tebliğnamede eksik inceleme nedeniyle bozma öneren (1) nolu düşünceye, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.05.2014 tarih ve 2012/12-1529 Esas – 2014/283 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, yürütülen soruşturmaya konu eylemin takibi şikâyete bağlı olmayan bir suçu oluşturduğu düşüncesiyle hareket eden Cumhuriyet savcısının dava açması üzerine kovuşturma evresine geçildikten sonra eylemin gerçekte takibi şikâyete tâbi olan başka bir suçu oluşturduğunun anlaşılması halinde mağdur açıkça şikâyetten vazgeçmediği takdirde yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gerektiğinden, tebliğnamede şikayetin süresinde olmaması nedeniyle bozma öneren (2) nolu düşünceye iştirak edilmemiş, Nisan 2011 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 06.06.2011 olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata kabul edilmiştir. Yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın, eksik incelemeye ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Gerekçeli kararın iddia bölümünde, dosyayla ilgisi bulunmadığı halde sanıkların TCK'nın 106/1-1. cümle uyarınca cezalandırılmalarının istendiği belirtilerek gerekçenin karıştırılması, 2- Adli emanetin 2011/103 sırasında kayıtlı ses alma cihazının akıbeti konusunda bir karar verilmemesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hükmün gerekçesinin iddia bölümündeki “eylemlerine uyan TCK nun 106/1-1.cümle maddesi gereğince” ibaresinin gerekçeden çıkartılması, hükmün 2 nolu bendinden sonra gelmek üzere hükme bent eklenerek “3- Sanıklar hakkında atılı suçtan beraat kararı verilmesi ve bizatihi bulundurulması ya da taşınması suç teşkil etmemesi nedeniyle, adli emanetin 2011/103 sırasında kayıtlı 1 adet ses kayıt ünitesinin sanıklara iadesine” ibaresinin yazılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.