Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2619 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22054 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiKarar Tarihi : 11/02/2014 Taksirle yaralama suçundan şüpheliler ..., ...,... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 24.07.2013 tarihli ve 2012/20443 soruşturma, 2013/8233 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii ...1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.02.2014 tarihli ve 2014/119 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. Dosya kapsamına göre, müştekinin şikayeti üzerine başlatılan soruşturma sonucunda, Adlî Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 04.03.2013 tarihli ve 1485 sayılı raporunda şüpheli sağlık görevlilerinin kusuru bulunmadığının bildirildiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmışsa da, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05.09.2013 tarihli ve 2012/19402 esas, 2013/19286 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere; taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesinin ancak mahkeme hakimi tarafından yapılabileceği, kusurun belirlenmesi normatif bir değerlendirmeyle mümkün olmakla birlikte, konunun teknik bilgiyi gerektirmesi, hakimin hukuk bilgisiyle sorunu çözemeyeceği durumlarda, bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinde dahi, bilirkişinin inceleme yetkisi kusurlulukla ilgili olmayıp, işin tekniği ve norma aykırı davranışın belirlenmesi ile sınırlı olacağı, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil, delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamak suretiyle bilirkişi raporlarına itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkına haiz bulunduğu, bilirkişi tarafından münhasıran hakimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmaması gerekmekle birlikte, bu yöndeki bir değerlendirmenin de hakimi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı gibi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 67. maddesinin beşinci fıkrası gereğince ilgililerin itirazlarının bildirilmesi için istemde bulunabilmelerini sağlamak üzere söz konusu Adli Tıp Raporunun tebliğ edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 28.10.2014 gün ve 63959 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.11.2014 gün ve 2014/364650 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve soruşturma evrakı tevdi kılınmakla; Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 04.10.2012 tarihinde ... Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat eden şikayetçi ...'in doğum esnasında yapılan hatalardan dolayı rahminin alınmasına ve doğumundan 20 gün sonra bebeğinin ölümüne neden oldukları iddiasıyla .... Hastanesi ve .... Hastanesi yetkilileri ile doğum sırasında ve doğum sonrasında tıbbi müdahalede bulunan doktorlar ve sağlık çalışanlarından şikayetçi olması üzerine başlatılan adli soruşturma ve incelenen dosya kapsamına göre; şikayetçi ...'in 03.07.2012 tarihinde sancı nedeni ile .... Hastanesine başvurduğu, saat 11.00'de doğum indüksiyonuna başlandığı, saat 14.00'te doğum masasına alındığı, yaklaşık 15 dakika ıkındırılan şikayetçiye uterin tonusta azalma olması ve fetal kalp atımının alınamaması sebebi ile iki kez kristaller manevrası uygulandığı ve acil sezaryene alınmasına karar verildiği, genel anestezi altında kız bebek doğurduğu, gözlemde sol uterin yan duvarın vajenden itibaren arteria uterinanın üreter ile çaprazlaştığı yere kadar rüptüre (yırtık) olduğunun izlendiği, sol lig. latum sol infundibulopelvik ligamana kadar uzanacak şekilde yırtılmış, deforme görünümde olduğu, sol over kanamalı, bazı alanlarda nekroze göründüğü, sol retroperitoneal alan açılarak üreter trasesi böbrek girimine kadar izlendiği, şikayetçinin abondan kanaması olması nedeni ile no 1.0 vicryl ile sol uterin yan duvar vajen kubbesinden itibaren kilitli sütüre edildiği, sol overin nekroze görünümünden dolayı sol oferektomi yapıldığı, ameliyat sonrası 1. günde renal USG yapılan şikayetçinin sol böbrekte hafif pelvikaliektazisi olduğunun belirlendiği ve 3. günde genel durumu iyi, vital bulguları stabil seyreden şikayetçinin önerilerle bir hafta sonra kontrole gelmesi istenerek taburcu edildiği, 12.07.2012 tarihinde bulantı, kusma ve ateş şikayetleri ile tekrar hastahaneye başvuran şikayetçinin yirmi saatlik takibe rağmen ateşinin düşmemesi üzerine ....Tıp Merkezine sevk edildiği, burada sol pelvikaliseyal sistemi ve üreteri dilate izlendiği ve ameliyat yapılarak bu durumun düzeltildiği olayda, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca, ... Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 04.03.2013 tarihli, “Daha önce uterusa yönelik cerrahi öyküsü bulunmayan bir gebede uterus rüptürünün öngörülemez olduğu, kişinin uterus rüptürü ön tanısı ile sezaryene alınması endikasyonun doğru olduğu, uterus rüptürünün primer olarak onarılabileceği, onarılamaması durumunda uterusun çıkarılabileceği, uterus rüptürü durumunda şiddetli kanama olacağı ve kanama nedeniyle hastanın hayati tehlikesinin bulunduğu, böyle bir ameliyatta öncelikle kanamanın durdurulması gerektiği, bu esnada yapılan işlemlerde damarın ve uterusun anatomik komşuluğunda bulunan dokuların da kanamanın durdurulması için kullanılan dikiş materyali ile bağlanabileceği, bunun bu işlemin bir komplikasyonu olarak değerlendirilmesi gerektiği, kişiye konulan tanı ve yapılan ameliyatın tıp kurallarına uygun olduğu, olay ile ilgili olarak doktorlar, sağlık personeli ve hastane yetkililerine kusur atfedilemediği” şeklinde görüş içeren raporunun, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 67. maddesinin 5. fıkrası gereğince ilgililerin itirazlarının bildirilmesi için istemde bulunabilmelerini sağlamak üzere tebliğ edilmesi, .... Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan, Yüksek Sağlık Şurasından ya da üniversitelerin ilgili bölümünden rapor alınarak, maddi olayın ve kusur durumunun şüpheye yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi ve delillerin etraflıca araştırılıp ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmediği anlaşılmakla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 173. maddesinin 3. fıkrası hükmü gereğince, şüpheliler ..., ...,... ve ... haklarında taksirle yaralama suçundan eksik incelemeye dayalı olarak verilen ... Cumhuriyet Başsavcılığının 24.07.2013 tarihli ve 2012/20443 soruşturma, 2013/8233 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın belirtilen şekilde inceleme yapılmasından sonra sonuçlandırılması yerine doğrudan reddine ilişkin mercii ...1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.02.2014 tarihli ve 2014/119 değişik iş sayılı kararında isabet görülmemiş olup, Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, ...1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.02.2014 tarihli ve 2014/119 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde Ağır Ceza Mahkemesince yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.