Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Özel hayatın gizliliğini ihlalHüküm : TCK'nın 134/2-1, 134/2-2, 62, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dosya kapsamına göre; ilkokul arkadaşı olmasından dolayı tanıdığı mağdur ...'nın resmi nikahlı eşi ile ailevi sorunları olduğu sırada onunla iletişime geçip, bu dönemde mağdurun cinsel içerikli görüntülerini kaydeden ve bir müddet sonra da arkadaşlık ilişkilerini bitirmek isteyen mağdurun özel görüntülerini mağdurun eşine ait elektronik posta adresine gönderen sanık Fethi'nin sübut bulan eyleminin TCK'nın 134/2-1. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğuna ve temel cezanın asgari hadden uzaklaşılarak tayin edilmesine ilişkin mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine, haksız tahrik hükmünün uygulanmamasına, 6352 sayılı Kanun'un Geçici 1. maddesi gereğince kovuşturmanın ertelenmemiş olmasına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanık hakkında düzenlenen 18.11.2011 tarihli iddianamedeki anlatım ve dosya kapsamına nazaran, sanığın, mağdura ait özel görüntüleri, mağdurun eşine ait elektronik posta adresine göndermekten ibaret eyleminde, görüntülerin belirsiz sayıda kişinin görgüsüne sunulmaması karşısında, suçun basın ve yayın yoluyla işlenmemesi nedeniyle sanığa hükmedilen temel cezada suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK'nın 134/2-2. maddesi gereğince artırım yapılamayacağı gözetilmeden, CMK'nın 225. maddesine aykırı şekilde iddianame dışına çıkılıp, mağdura ait görüntülerin sanık tarafından facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde de yayımlandığı kabulüne dayalı olarak sanık hakında TCK'nın 134/2-2. maddesinin tatbiki suretiyle sanığa fazla ceza tayin edilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de: 1- TCK'nın 134/2. maddesinde, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerinin ifşası halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiş iken, hükümden önce 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un 81. maddesi ile TCK'nın 134/2. maddesinde yapılan değişiklikle, temel ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş ve ifşanın basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi halinde de aynı cezaya hükmolunacağının belirtilmiş olması karşısında, TCK'nın 7/2. maddesi gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun hükmün gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm tesisi gerektiğinin gözetilmemesi, 2- Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.