Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26069 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21780 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : 1- 2863 sayılı Kanunun 65/a, 5237 sayılı TCK'nın 62, 52/2-4, 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet 2- 2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237 sayılı TCK'nın 43/2, 62, 52/2-4, 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:30/09/2010 tarihli vekaletname ile sanığa ait suça konu taşınmaza yönelik tüm iş ve işlemleri sanık adına yürütmek üzere yetkili kılınan ... hakkında zamanaşımı süresi içerisinde gereğinin takdir ve ifası mümkün görülmüş olup;Sanığın, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu Başkanlığı'nın 31/03/1984 tarih ve 234 sayılı kararı ile tescilli Marmara Takım Adaları Doğal ve Kentsel Sit Alanı içerisinde yer alan, tapuda “kuyusu olan bahçeli ahşap hane” vasfıyla kayıtlı taşınmazın 03/04/2008 tarihi itibariyle maliki olduğu, 30/09/2010 tarihli vekaletname ile suça konu taşınmaza yönelik tüm iş ve işlemleri yürütmesi için sanık tarafından tanık ...'nın yetkilendirildiği, sanığın, 21/12/2010 kayıt tarihli dilekçe ile İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'ne başvurarak, eski eser nitelikli binasının tescil edilmesi için gere??inin yapılmasını istediği, adı geçen kurumun 27/01/2011 tarih ve 3027 sayılı genel kararı ile sanığa ait taşınmazın 2. grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edildiği, ardından tanık ... tarafından tarihsiz dilekçe ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesindeki Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu'na başvurularak, 2. derece tarihi eser olan binada basit onarım izni talebinde bulunulduğu, anılan kurumca düzenlenen 28/01/2011 tarihli onarım ön izin belgesi ile, talep konusu tescilsiz yapıya basit bakım onarım izni verildiğinin bildirildiği, onarım iznine ilişkin belgelerin 15/02/2011 tarihli üst yazı ekinde tanık ...'ya gönderildiği;Sanığın 02/02/2011 tarihli dilekçe ile ...'ne başvurarak, 2. grup eski eser binası için Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu'ndan izin aldığını bildirip, kendisine inşaat tabelası verilmesini istediği, aynı tarihli dilekçe ile Necdet Bozkaya isimli şahıs tarafından yapılan ihbar üzerine Adalar Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü görevlilerince, ahşap hane niteliğiyle tapuda kayıtlı olan binanın tamamen yıkılarak temel betonu döküldüğü, ayrıca arka kısımda demir konstrüksiyon donatı yapıldığı belirlenmek suretiyle 08/02/2011 tarihli yapı tatil tutanağı düzenlenip mühürleme işlemi uygulandığı, akabinde 10/02/2011 tarihinde yapılan kontrollerde mührün bozularak inşai faaliyete devam edildiğinin, zemin kat demir konstrüksiyon donatımının bittiğinin görüldüğü, 11/02/2011 tarihli yapı tatil tutanağı ile de, yol tarafındaki taşıyıcı sistemin iki katının tamamlandığı belirlenerek ikinci kez mühürleme yapıldığı, Adalar Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce 16/02/2011 tarihli yazı ile, sadece 08/02/2011 tarihli yapı tatil tutanağı eklenerek Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulduğu, 18/02/2011 tarihinde yapılan denetimde, mührün tekrar bozularak inşai faaliyetin sürdürüldüğünün, demir konstrüksiyon üçüncü katın iskeletinin yapılmakta olduğunun belirlendiği;Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında olay yerini inceleyen kolluk kuvvetleri tarafından 10/03/2011 tarihli görgü ve tespit tutanağının düzenlendiği, bahse konu tutanakta, inşaat çalışmalarının devam ettiğinin, demir konstrüksiyondan dört katlı bina ana iskeletinin yapılmış olduğunun, içeride kum ve inşaat malzemeleri bulunduğunun, binanın ön cephesinin boydan boya branda ile kaplandığının belirtildiği, sanığın ...'ne hitaplı 14/03/2011 tarihli dilekçe ile, evini ruhsata uygun hale getirebilmesi için mührün kaldırılmasını istediği;Sanığın aşamalarda verdiği ifadelerde, satın aldığında metruk halde bulunan binanın onarımı hususunda mimar ... ile anlaştıklarını, bina temizliği yapılırken tavanda göçme meydana geldiğini, daha sonra da binanın arka kısmının tamamen çöktüğünü, çökmesi nedeniyle kaldırılan bina yerine yenisinin yapıldığını, maliki olduğu taşınmazda gerçekleştirilecek iş ve işlemler için mimar ...'ya vekalet verdiğini, ilgili kurumlardan gerekli izinlerin alınması sorumluluğunun ona ait olduğunu, izin alma sürecinin usulüne uygun şekilde işlediği düşüncesiyle binayı kendi tuttuğu ustalara yaptırıp son haline getirdiğini, inşai faaliyetin yapımı sırasında ...'nın teknik konularda kendisini yönlendirdiğini beyan ettiği;Olay yerinde yapılan keşiften sonra mimar, inşaat mühendisi ve sanat tarihçi bilirkişiler tarafından ortak düzenlenen raporda, eski eser yapının kendiliğinden yıkılmadığının, yapının yenilenmesi amacıyla kasten yıktırılmış olduğunun, Koruma Uygulama ve Denetim Bürosunca verilen iznin kapsamı ile yapılan işlerin uyumlu olmadığının, alınan izin doğrultusunda hareket edilmiş olsaydı eski eser binanın yıkılmasının söz konusu olmayacağının, diğer yandan, mevcut durumda otel olarak kullanılan 4 kat + çatı katından ibaret yapının Koruma Bölge Kurulu'na herhangi bir proje sunulmaksızın izinsiz inşa edildiğinin, yıkılmış olan eski eser binanın dosya içerisinde bulunan fotoğraflarıyla karşılaştırıldığında, gabarisinde değişiklik olduğunun, zemin katta bahçe alanının bina kapalı alanına dahil edildiğinin, çatı katının eskisinden daha yüksek yapıldığının, ön ve arka cephelerde çatı alanı olması gereken yerlerin balkona dönüştürüldüğünün, sözü edilen müdahalelerin esaslı nitelik taşıdığının belirtildiği;Sanık hakkında düzenlenen 12/07/2011 tarihli iddianamede, “taşınmazın tamamının yıkılarak inşaata başlandığı” açıklamasının yer aldığı, bu bakımdan, tapuda “kuyusu olan bahçeli ahşap hane” vasfıyla kayıtlı taşınmazın yıkımının da dava konusu edildiğinin kabulü gerektiği, her ne kadar Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu tarafından düzenlenen onarım ön izin belgesi ve ekindeki diğer belgelerde basit onarımına izin verilen taşınmazın “tescilsiz” olduğu belirtilmiş ise de; suça konu binanın eski eser özelliği taşıdığından tescil edilmesinin bizzat sanık tarafından istendiği, istemi değerlendiren Koruma Bölge Kurulunca 27/01/2011 tarih ve 3027 sayılı genel karar ile 2. grup korunması gerekli kültür varlığı tescilinin yapıldığı, anılan kararın Adalar Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce sanığa 17/05/2011 tarihinde tebliğ edildiği, ancak, gerek sanığın vekalet verdiği tanık ... tarafından “2. derece tarihi eser” olan binada basit onarım talebiyle yapılan tarihsiz başvuru gerekse bizzat sanığın “2. grup eski eser” binası için izin verildiğini bildirerek belediyeden inşaat tabelası istediği 02/02/2011 tarihli dilekçe dikkate alındığında, sanığın, suça konu binanın tesciline dair Koruma Bölge Kurulu'nun 27/01/2011 tarih ve 3027 sayılı kararından, 08/02/2011 tarihli ilk yapı tatil tutanağının düzenlenmesinden önce haberdar olduğu sonucuna varılacağı, dolayısıyla, iddianame içeriğinde yıkımından söz edilen taşınmaz, eski eser niteliğini haiz olduğundan, sanığın üzerine atılı “korunması gerekli taşınmaz kültür varlığının yıkılmasına kasten sebebiyet vermek” suçunun oluştuğu, mahkemece sanığa ek savunma hakkı tanınmak suretiyle, karar tarihinde yürürlükte olan 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişmeden önceki 65/a maddesi uyarınca teşdiden ceza tayininde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; tebliğnamedeki (1) numaralı bozma görüşüne iştirak edilmemiştir.1- Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığının yıkılmasına kasten sebebiyet vermek suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükmün incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, eksik inceleme ile karar verildiğine, cezanın asgari hadden uzaklaşılarak tayin edilmemesi gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK’nın 53/3 maddesi uyarınca sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmasına karar verilirken, hak yoksunluğu süresinin koşullu salıverilme tarihine kadar olması gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan beşinci paragrafı, “TCK'nın 53/3 maddesi uyarınca, aynı Kanunun 53/1-c maddesinde belirtilen kişisel hak yoksunluğunun, sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer bentlerde belirtilen hak yoksunluklarının ise mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına” şeklinde düzeltilmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 2- İzinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunmak suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükmün incelenmesine gelince;Dosya içerisinde, ... görevlilerince düzenlenen 08/02/2011 tarihli yapı tatil tutanağı ile kolluk kuvvetlerince tanzim edilen 10/03/2011 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağı arasında, yukarıda ayrıntılı şekilde açıklanan başka tutanak ve zabıtların da bulunduğu, ancak sanık hakkındaki 12/07/2011 tarihli iddianamede sadece 08/02/2011 tarihli yapı tatil tutanağı ile 10/03/2011 tarihli kolluk tutanağından söz edildiği, bahse konu tutanakların içerikleri incelendiğinde, 08/02/2011 tarihli yapı tatil tutanağında, ahşap hane niteliğiyle tapuda kayıtlı olan binanın tamamen yıkılarak temel betonu döküldüğünün, ayrıca arka kısımda demir konstrüksiyon donatı yapıldığının belirtildiği, 10/03/2011 tarihli kolluk tutanağı ile de, inşaat çalışmalarının devam ettiğinin, demir konstrüksiyondan dört katlı bina ana iskeletinin yapılmış olduğunun belirlendiği, böylece sanığın, tek suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı suçu birden fazla işlediği, mahkemece, sanığa ek savunma hakkı tanınmak suretiyle 5237 sayılı TCK'nın 43. maddesi uyarınca hüküm tesisinde isabetsizlik bulunmadığı, düzenlenen tutanak, zabıt ve raporlara rağmen, hukuka aykırı olduğunu bildiği eylemini sürdürerek suça konu binayı keşifte gözlemlenen hale getirip otel olarak kullanan sanık hakkında, fiilin niteliği ve suç kastının yoğunluğu dikkate alınarak asgari hadden daha fazla uzaklaşılmak suretiyle ceza tayini gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, eksik inceleme ile karar verildiğine, cezanın asgari hadden uzaklaşılarak tayin edilmemesi gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;a- TCK’nın 53/3 maddesi uyarınca sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmasına karar verilirken, hak yoksunluğu süresinin koşullu salıverilme tarihine kadar olması gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırı,b- Adalar ilçesinin bağlı bulunduğu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde suç tarihi itibariyle faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosu bulunması karşısında, hükümden sonra, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun'da, 65/1. Ve 65/4. maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince, hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 18/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.