Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25555 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10524 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Çocuk Mahkemesi Suçlar : Tehdit, özel hayatın gizliliğini ihlalHükümler : Tehdit suçundan; TCK'nın 106/1-2, 31/3, 50/3, 50/1-a maddeleri gereğince mahkumiyet Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan; TCK'nın 134/2, 134/2-son, 31/3, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince iki kez mahkumiyet Tehdit ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine ilişkin hükümler, suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: A) Tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; TCK'nın 106/1-2. maddesinde hapis cezası ile adli para cezasının seçimlik olarak düzenlendiği, temel cezanın hürriyeti bağlayıcı ceza olarak seçilmesi halinde TCK'nın 50/2. maddesi gereğince adli para cezasına çevrilmesi mümkün değil ise de, daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin edilen 20 gün hapis cezasının, aynı Kanun'un 50/3. maddesi uyarınca maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olması karşısında, mahkemenin uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosya kapsamına göre, mağdur ...'nin öğrenim gördüğü okulda kantin kapısını kapattığı esnada kapının Süveybe isimli öğrenciye çarpması nedeniyle aralarında çıkan tartışmadan sonra adı geçen mağdurun Süveybe'den özür dilememesinden dolayı ... ve ...'nin arkadaşı olan suça sürüklenen çocuk ... ile mağdur ... ve mağdur ...'nin arkadaşı olan diğer mağdur ... arasında husumet oluşmasının ardından suça sürüklenen çocuk ...'nın, mağdur ...'nın cep telefonuna, “ ...'ye söyle...o kimin kardeşine atar yapıyor!”, “...Benim kardeşime kimse atar yapamaz, sen de çok konuşma bence, iyi olmaz, beni çok iyi tanıyorsunuz.” şeklinde mesajlar gönderdiği olayda, Suça sürüklenen çocuk ...'nın, mağdur ...'ya vereceği zararın ne olduğu ve nasıl bir ağırlıkta olacağını açık ve net olarak bildirmeksizin, genel anlamda ona kötülük yapıp zarar vereceği düşüncesini uyandıracak sözlerle mağdurun üzerinde objektif olarak ciddi bir korku yaratmaya elverişli nitelikte mesaj göndermesi eyleminin TCK'nın 106/1-2. maddesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturduğu anlaşılmakla; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafiinin, eksik incelemeye, takdiri indirim maddesinin uygulanmamasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, sanık hakkında belirlenen tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktarın çarpılması işlemi sırasında, uygulanan kanun ve maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; 3-f numara ve harfiyle gösterilen hükmün 5. paragrafındaki, “TCK 50/1-a. ve 50/3. maddeleri” ibarelerinin, “ TCK'nın 50/3, 50/1-a ve 52/2. maddeleri” şeklinde değiştirilmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, B) Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince; Oluşa ve dosya kapsamına göre, mağdur ... ile aynı okulda öğrenim gören ... arasında yaşanan tartışmanın ardından Süveybe'nin arkadaşları olan suça sürüklenen çocuk ... ile haklarında verilen hükümler temyiz edilmeyen diğer suça sürüklenen çocuklar ... ve...'nin, ... ile beraber mağdur ...'nin evine gittikleri ve mağdur ...'den Süveybe'nin önünde diz çöküp, özür dilemelerini istedikleri, adı geçen mağdurun kız kardeşi ile evde yalnız olmalarından dolayı suça sürüklenen çocukların ısrarına direnemeyip, ....'nin önünde diz çökerek, ondan özür dilediği, buna rağmen suça sürüklenen çocuklar ... ve ... mağdur ...'yi dövüp evden uzaklaştıkları, yine, suça sürüklenen çocukların, mağdur ...'nin arkadaşı olan diğer mağdur ...'nın evine gidip, onu dışarıya çağırdıktan sonra, suça sürüklenen çocuklar ... ve ...'nin, mağdur ...'yı darp ettikleri, her iki olayın da suça sürüklenen çocuk ... tarafından cep telefonuna kaydedilip, kaydedilen görüntülerin, bluetooth aracılığıyla suça sürüklenen çocuk ...'nın cep telefonuna gönderilmesini müteakip, suça sürüklenen çocuk ...'nın, mağdurların rızalarına aykırı şekilde kaydedilen görüntülerini, “Esatpaşanın atarlı gençleri. Olay, kardeşim dediğim birinin mesaj atmasıyla başladı. ..., ..., ... denilen kardeşime atar yapmış...” ibareleri ile başlayıp, “...Eğer biri bize atar yaparsa anasından girer babasından çıkarım. Hiçbir zaman laftada olmadım. Okuyan herkese teşekkürler...Çekimler için ...teşekkürler:)” ibareleri ile sona eren yazılarla yaşanan olayları kendince özetleyip, slayt gösterisi şeklinde ve müzik eşliğinde, facebook adlı sosyal paylaşım sitesindeki hesabı üzerinden yayımladığı kabulüne konu olayda; Mağdurların onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek hallerini ve acı çektikleri anlarını gösteren özel yaşam alanları kapsamındaki görüntülerini, onların isim ve soy isimlerini de açıklayarak, alaycı bir üslupla ve mağdurların bilgisi dışında, başkalarının görgüsüne sunan suça sürüklenen çocuk ...'nın eyleminde TCK'nın 134/2. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının oluştuğu anlaşılmakla; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafiinin, eksik incelemeye, takdiri indirim maddesinin uygulanmamasına, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılması gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Mağdurların özel görüntülerini, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan facebook adlı sosyal paylaşım sitesi üzerinden yayımlayan suça sürüklenen çocuk hakkında, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun'un Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü gereğince, kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kabul ve uygulamaya göre de: Hükümlerin esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, suça sürüklenen çocuğa hükmedilen hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken, adli para cezalarının belirlenmesine esas tam gün sayılarının gösterilmemesi suretiyle TCK'nın 52/3. maddesine aykırı hareket edilmesi, Kanuna aykırı olup, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince hükümlerin isteme uygun olarak BOZULMASINA, 15.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.