Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuçlar : Hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozma Hükümler : Hakaret suçundan: TCK'nın 125/2, 62, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan: TCK'nın 123/1, 62, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.11.2014 tarih, 2014/367675 sayılı yazısıyla Dairemize gönderilen dosya incelendi: Sanık ...'un katılan...'a yönelik özel hayatın gizliliğini ihlal, sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, kişilerin huzur ve sükununu bozma ve hakaret suçlarından mahkumiyetine ilişkin İstanbul Anadolu 36. (Kadıköy 7.) Asliye Ceza Mahkemesinin 29.12.2010 tarih, 2010/88 esas, 2010/867 sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 10.02.2014 gün ve 2013/11510 esas, 2014/2982 sayılı kararı ile inceleme yapılarak, özel hayatın gizliliğini ihlal ve sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin bozulmasına karar verildiği; ancak, kişilerin huzur ve sükununu bozma ve hakaret suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri ile ilgili olarak sehven bir karar verilmediği anlaşılmakla, Gereği düşünüldü: 1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin talebinin KABULÜNE, 2- Sanık ... hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma ve hakaret suçlarından kurulan 29.12.2010 tarihli mahkumiyet hükümlerine ilişkin sanığın temyiz isteminin incelenmesinde: Oluşa ve kabule göre; sanık ...'in, arkadaşı ...'in ablası olması nedeniyle tanıdığı ve ilgi duyduğu katılan ... adına facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde sahte hesap açarak, bu hesap üzerinden, katılanın telefon numarasını yayımlayıp, katılanın tanımadığı kişiler tarafından aranarak, rahatsız edilmesine ve bu hesapta katılan hakkında cinsel içerikli yorumlar yapılmasına neden olduğu iddialarına konu olayda, Katılanın tanık ...'nın anlatımlarıyla doğrulanan ve aşamalarda özde değişmeyen samimi beyanlarına, iddiaya konu facebook hesabının sanık tarafından açıldığının sanığın da kabulünde olmasına ve dosya kapsamına nazaran, sanığın üzerine atılı eylemlerin sübut bulduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamedeki, yüklenen suçların sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığından bahisle bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, sübuta, hapis cezalarının ertelenmemesine, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmamasına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; a) Hakaret ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından hüküm kurulurken, TCK'?nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanun'un 3/1. maddesi gereğince işlenen fiillerin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddelerde öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden; temel cezaların asgari hadden tayin edilmesi, b) Hakaret suçunun, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, sanığa tayin olunan temel cezada, TCK'nın 125/4. maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurularak, sanık hakkında eksik cezaya hükmedilmesi, c) Hakaret ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından hapis cezası ile cezalandırılan sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, kanuna aykırı, ç) TCK'nın 6/1-g maddesinde, ceza kanunlarının uygulanmasında, basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınların anlaşılacağının belirtilmesi ve facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde yayımlanan ibareler ile katılanın kullanımındaki telefon numarasından dolayı sanığın üzerine atılı hakaret ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarını işlediğinin kabul edilmesi karşısında, karar tarihinden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü gereğince, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince hükümlerin isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarları yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, İstanbul Anadolu 36. (Kadıköy 7.) Asliye Ceza Mahkemesince bu yönde işlem yapılmak üzere kararın bir örneğinin gönderilmesine, 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.