Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24524 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2778 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiSuç : Taksirle öldürmeHüküm : TCK'nın 85/2, 62/1. maddeleri gereğince mahkûmiyet Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii, şikayetçi ... ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Ölenlerden ...'ın babası şikayetçi ...'ın soruşturma evresinde şikayetçi olmadığını beyan etmesinin, CMK'nın 237/1. maddesi gereğince davaya katılmaya engel teşkil etmeyeceği gözetilmeden, kovuşturma evresindeki 24.03.2011 tarihli duruşmada şikayetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini beyan etmesine rağmen bu talebi 09.06.2011 tarihli duruşmada reddedilen şikayetçinin CMK'nın 260. maddesi uyarınca katılma talebi reddedilen sıfatıyla hükmü temyiz hakkının bulunduğu, olay nedeniyle oğlu ...'ın ölümü nedeniyle suçtan doğrudan zarar gördüğü anlaşıldığından ve hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradesini yinelediğinden mahkemece verilen katılma talebinin reddine ilişkin 09.06.2011 tarihli ara kararın kaldırılmasına ve CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;Olay günü, sanığın yetkilisi ve sahibi olduğu madeni yağ üretimi yapan fabrikada yaklaşık üç yıldır dolum işçisi olarak çalışmakta olan ...'ın mola esnasında, üretim bölümünde bulunan ve madeni yağların karıştırılarak imalatının yapıldığı boş haldeki ancak içinde yağ kalıntıları bulunan madeni yağ kazanına düşürdüğü bir eşyasını almak için üst bölümdeki kilitsiz kapağı açıp kazara girdiği ancak içerde biriken metan gazından etkilenerek dışarı çıkamadığının farkedilmesi üzerine, ustabaşı konumundaki ...'un kazanın içindeki işçiyi çıkartmak için malzeme aramaya başlayıp hemen itfaiyeye haber verdikleri, aynı fabrikada kısa süre önce çalışmaya başlayan ve kazana ilk giren ....'in de akrabası olan ...'ın, ...'i kurtarmak için kendisinin de kazana girdiği ancak gazlardan etkilenerek geri çıkamadığı, peşlerinden ustabaşı olan ...'ın da onları kurtarmak için kazana girip onun da gazdan etkilenmesi üzerine, olay günü üretim bölümünde madeni yağ kazanı montajı işinde çalışan başka firma işçisi ...'ın da arkadaşlarının engellemesine rağmen kurtarmak için kazana girdiği ancak onun da çıkamamaması üzerine, montaj işinde çalışan ...'nın gelen itfaiye görevlilerinden temin ettiği oksijen tüpü ve solunum maskesi ile kazana girerek işçileri kazandan çıkartmayı başardığı ancak çıkartılan bu dört işçinin metan gazı intoksikasyonu ve ilgili komplikasyonları neticesi ölümleri ile sonuçlanan olayda; aşamalarda alınan bilirkişi raporlarında işyeri sahibi ve yetkilisi olan sanığa asli kusur atfedildiği, sanığa kusur atfeden bilirkişi raporlarında yeterli iş sağlığı ve güvenliği eğitimin verilmediğinden bahsedilse de, bu hususun kusur atfındaki sebeplerden sadece biri olduğu, sanığın sunmuş olduğu eğitim kayıtlarının genel olarak yangın söndürme eğitim ve tatbikatına ilişkin olduğu, iş sağlığı ve güvenliği-genel risk değerlendirmesi ve acil eylem plan eğitimlerine ise işçilerden sadece ...'ın katıldığının anlaşıldığı gibi, bu eksikliğin yanında ayrıca gaz bulunan ortamın havalandırılmasının yeterince sağlanmadığı, boş haldeki kazanların temizliğine dikkat edilmediği, giriş kapağının kilit sisteminin yetersiz olduğu, verilen talimatların uygulanıp uygulanmadığı hususunda yeterli denetim mekanizması kurulmadığı, tehlike arzeden işyerinde acil koruyucu ve müdahale ekipmanları bulundurulmadığının anlaşılması karşısında tebliğnamedeki bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, kusura, ceza miktarına, eksik incelemeye ve hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi gerektiğine; katılan ...'ın kusura ve ceza miktarına; katılanlar vekilinin ise bilinçli taksirin koşullarının oluştuğu, takdiri indirim uygulanması gerektiğine ve ceza miktarına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Katılanlar ..., ..., ... ve ..., bir grup kabul edilerek lehlerine tek vekalet ücreti tayini ile diğer katılanlar ... ve ...'ın ayrı grup kabul edilerek lehlerine ayrı ayrı vekalet ücreti tayini gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının vekalet ücretine ilişkin 5. bendi çıkartılarak yerine “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, kendilerini ayrı ayrı vekillerle temsil ettirdiklerinden, katılanlar ..., ... ve ... lehine 2.400 TL , diğer katılanlar ... ve ... lehine de 2.400 TL vekâlet ücreti takdir edilerek sanıktan alınıp adı geçen katılanlara belirtildiği şekilde ödenmesine” şeklindeki bendin yazılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.