Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Özel hayatın gizliliğini ihlal, Hakaret Hüküm : 1- TCK'nın 134/2. maddesi 1. ve 2. cümle, 53/1-a,b,c,d,e maddeleri uyarınca mahkumiyet 2- TCK'nın 125/1-4, 52/2. maddeleri uyarınca mahkumiyet Özel hayatın gizliliğini ihlal ve hakaret suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:1- Hakaret suçundan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Anayasa Mahkemesi'nin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK'nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2.000 TL'ye kadar (2.000 TL dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3.000 TL’ye kadar (3.000 TL dahil) para cezalarının 5320 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu, 30.04.2013 tarihinde verilen 2.100-TL'den ibaret mahkumiyet hükmüne karşı, suç niteliğine ilişkin de herhangi bir temyiz istemi bulunmadığından, sanık müdafiinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE, 2- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosya kapsamındaki delillere göre, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında beyanı tespit edilen tanık Harun'un yeniden dinlenilmesinin dosyaya bir katkı sağlamayacağı anlaşıldığından; tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin, sübuta, TCK'nın 62. maddesinin uygulanması gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Dosya içeriği, sanık savunması, katılanın aşamalardaki tutarlı beyanları, tanık anlatımları, araştırma içerikleri ve internet sayfa görüntülerine göre, sanığın, internette e-posta adresi alıp, bu adresi kullanarak kardeşinin eski eşi olan katılan adına ad ve soyadı ile facebook profil hesabı açıp katılanın vesikalık fotoğraflarını yayımladığı olayda; katılanın vesikalık fotoğraflarının, başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemediği, hukuk tarafından gizliliği ve korunması temel bir şahsiyet hakkı kabul edilmiş özel yaşam alanına ilişkin olduğu kabul edilemeyeceğinden, eylemin özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu değil, TCK'nın 136/1. maddesine uyan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı ve sanığın bu suçtan sorumlu tutularak cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek olayda uygulama yeri bulunmayan aynı Kanunun 134/2. maddesi uyarınca hüküm kurulması, kanuna aykırı;Kabule ve bozma nedenine göre de; Hükümden önce 02.07.2012 tarihinde kabul edilip, 28344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesi ile, "31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren suçlar bakımından "kovuşturmanın ertelenmesi" kurumunun düzenlenmesi karşısında, TCK'nın 7/2 maddesi de gözetilerek sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi zorunluluğu, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince, hükmün sonuç yönünden isteme uygun olarak BOZULMASINA, 01.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.