Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23823 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 30080 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç :Taksirle öldürmeHüküm :Sanıklar hakkında; TCK'nın 85/1, 50/1-a-4, 50/6, 52/1-2-4 ve 5275 sayılı Kanun'un 106/3. maddeleri gereğince mahkumiyet.Taksirle öldürme suçundan sanıkların mahkûmiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:I-Sanık ... hakkındaki mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin kusura ve ceza miktarına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK'nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK'nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının (4.) bendindeki “Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde hükmedilen seçenek yaptırım olan adli para cezasının ödenmeye başlanmaması veya ödenmeye başlanıp da devam edilmemesi halinde 5275 S.Y.nın 106/10 maddesi hükmü gözetilerek , 5237 S. TCY’nın 50/6 maddesi uyarınca mahkememizce kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verileceğinin sanığa ihtarına,” ibarelerinin hükümden çıkartılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, II-Sanık ... hakkındaki mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanık ...'un 1. kaptanı ve sanık ...'un 2. kaptanı olduğu Kanlar-3 gemisinde miço olarak çalışan ...'nın geminin ambarında 4 m. yüksekliğindeki mermer blokları vinç yardımı ile limandaki tıra tahliye ettikleri sırada, ambar içindeki mermer bloğun üzerinden ambar zeminine düşmesi sonucu öldüğü olayda; gemideki yükün boşaltılması için de 2. kaptan sanık ...'un görevlendirildiği ve sanığın da bu hususu kabul etmesi karşısında 1. kaptan sanık ...'a yüklenecek kusur bulunmadığı ve beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi,Kabule göre de;TCK'nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK'nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi,Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince, hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 25/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.