Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23596 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7093 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınmasıHüküm : Beraat Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dosya kapsamına göre; resmi nikahlı eşi olan ...'un açtığı dava sonucunda yerel mahkeme tarafından boşanma kararı verilip, davacı eşine nafaka ve tazminat ödemesine karar verilen sanık ...'in, henüz kararın kesinleşmediği dönemde, katılan ... ile aralarında geçen konuşmaları gizlice kayda aldıktan sonra, eşi ...'un, resmen boşanmadıkları halde, katılan ... ile beraber olup, bu ilişkiden dolayı hamile kaldığı ve hamileliğini kürtajla sonlandırdığı iddialarıyla zina hukuksal nedenine dayalı boşanma davası açarak, katılan ... ile kendisine ait konuşmaların kaydını içeren CD'yi, kaydın çözümüne ilişkin metinlerle birlikte mahkemeye delil olarak verdiği olayda; İddia, savunma ve ses kaydının çözümüne ilişkin 27.11.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre, tarafların telefonda yaptıkları görüşmede, katılanın, sanığa, eşi olan ... ile bir yıl birlikte olduğunu, ...'un, avukatına, “hamileyim” dediğini duyduğunu, yanına gelmesi halinde, eşinin kürtaj yaptırdığı doktorun yerini gösterebileceğini, bu durumun ispatlanması halinde eşinin hiçbir hak talep edemeyeceğini ve boşanma davasının sonuçları bakımından avantaj elde edebileceğini, boşanma davasında tanık olarak mahkemeye ismini bildirebileceğini ifade ettiği ve dava sanık lehine sonuçlandığı takdirde, “Sen de bizi görürsün artık o zaman.” dediği nazara alındığında; Sanıkla katılan arasındaki iletişimin yüz yüze gerçekleşmemesi nedeniyle TCK'nın 133. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun, sanığın tarafı olduğu telefon görüşmesini kaydetmesinden dolayı TCK'nın 132/1-2. maddesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmediği; Sanığın, haberleşme içeriğini kaydedip, bu kaydı içeren CD'yi, boşanma davasının görüldüğü mahkemeye delil olarak vermesi biçimindeki eylemleri, TCK'nın 134/1-2. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal ve aynı Kanun'un 132/3. maddesinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçları kapsamında değerlendirilebilir ise de, kayda aldığı konuşmaları, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığına ve/veya kaydı içeren CD'yi çoğaltarak başkalarına dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ve bu yönde bir delil bulunmayan sanığın, boşanma davasındaki iddialarını ispatlama ve katılanın tanık sıfatıyla vereceği ifade sırasında değiştirme olasılığı bulunan açıklamalarının muhafazasını sağlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığı kabul edilemeyeceğinden, sanığın eylemlerinin anılan suçları da oluşturmayacağı anlaşılmakla, Yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sübuta ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanığın üzerine atılı kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan CMK'nın 223/2-a maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerekirken, yüklenen suç açısından sanığın kastının bulunmadığından bahisle, aynı Kanun'un 223/2-c maddesi gereğince sanık hakkında beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının ilk paragrafının, “Sanık hakkında kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan yapılan yargılama sonunda, sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu anlaşıldığından, CMK'nın 223/2-a maddesi gereğince sanığın beraatine,” şeklinde değiştirilmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.