Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23474 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 28180 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Taksirle yaralamaHüküm : Sanık ... hakkında; TCK'nın 89/4, 62/1, 50/1-a, 52/2-4, 50/6. maddeleri gereğince mahkumiyet Şikayetçi sanık ... hakkında; TCK'nın 89/1, 22/3, 89/2-b, 62, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyetTaksirle yaralama suçundan sanık ve müşteki sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık , müşteki sanık ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:Şikayetçi olduğunu beyan etmesine rağmen katılma hakkı kendisine hatırlatılmayan şikayetçi ...'in, 5271 sayılı CMK'nın 260. maddesi uyarınca katılan sıfatını alabilecek surette suçta zarar gören sıfatıyla temyiz hakkının bulunduğu kabul edilerek, yaralanması nedeniyle suçtan doğrudan zarar gördüğü anlaşılan ve hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradesini ortaya koyan şikayetçi ...'in CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmasına, karar verilerek yapılan incelemede;1- Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Mahkemece “tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden şikayetçi olmaları” şeklindeki yerinde olmayan gerekçe ile CMK'nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de; sanık ...'ın uzlaşmak istemediği, sanığın zarar giderme yönünde bir davranışta bulunmadığı anlaşılmakla bu hususta bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, kusura, ceza verilmesinin haksız olduğuna; katılan vekilinin, ceza miktarına, takdiri indirim nedenlerin uygulanamayacağına; katılan ...'in ise, az ceza tayin edildiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine ancak;1- TCK'nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK'nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi,2- Yaşı küçük katılana baro tarafından tayin edilen zorunlu vekile ödenen vekalet ücretinin yargılama gideri olarak sanıktan tahsiline karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususlarda yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hükmün I-5. fıkrasındaki "50/6 ve" ibaresinin çıkartılması ve I-7. fıkrasından sonra gelmek üzere "Katılan ...'a baro tarafından atanan vekile kovuşturma aşamasındaki takibi için ödenen 310 TL'nin sanıktan yargılama ücreti olarak tahsiline" ilişkin fıkranın eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2- Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Katılanın sanığın torunu olduğu ve şikayetçi olmadığı, sanık hakkında TCK'nın 22/6. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,2- Adli sicil kaydında sabıkasının silinme koşulları oluşmuş, müştekinin şikayetçi olmadığı sanık hakkında, CMK’nın 231. maddesinde sayılan nesnel (objektif) ve öznel koşulların değerlendirilip buna ilişkin gerekçelerin gösterilmesi gerektiği gözetilmeden; “tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden şikayetçi olmaları” şeklinde yasal ve yeterli olmayan gerekçe gösterilmek suretiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca, hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 20/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.