Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 22855 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 30337 - Esas Yıl 2013
Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Taksirle öldürmeHüküm : TCK'nın 85/1, 62/1, 52/2-4, 50/6. maddeleri gereğince mahkumiyetTaksirle öldürme suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;Sanığın ortağı ve temsile yetkili müdürü olduğu, ... Şti'ne ait ve bu şirketin işletmesinde bulunan hangar işini alan taşeron sanık ...'nun sahibi olduğu ... firmasının işçisi olan ölenin, olay günü işvereni sanık ... tarafından olay yerine getirildiği, ölenin inşaatta düzeltme işini yaparken 4 metre yüksekliğindeki hangarın çatısından yere düştüğü, asıl işveren...Şirketi'nin ortağı ve müdürü olan sanık ...'nun, kazanın meydana geldiği hangar yapısının kurulması ve inşaat işini, sözleşme ile alt işveren ... firması sahibi sanık ...'na verdiği, söz konusu sözleşmede, yüklenici sanık ...'nun işin yürütülmesi sırasında alınacak tedbir, emniyet ve güvenlik önlemleri ile iş ve çalışma güvenliğinden birinci derece sorumlu olduğunun belirtildiği, ancak olayın meydana geldiği inşaat alanı asıl işveren ...Şti'ne ait olmakla birlikte, asıl işveren...Şirketi'nin ortağı ve müdürü olan sanık ...'nun, sözleşmeye konu işi ehil bir firmaya vermediği, henüz söz konusu işin yapımına başlanmadan olayın meydana geldiği, bu suretle asıl işverenin sözleşmeye konu işin yapımı sırasında her türlü güvenlik önlemlerinin alınmasından alt işveren ile birlikte sorumlu olduğu, ölenin çatıdan düşmesinin, asıl işveren ile alt işverenin iş yerinde güvenlik önlemlerini almamalarından kaynaklandığı, bu tespitler karşısında, her iki sanığın mahkumiyetine yönelik mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından; tebliğnamedeki sanık ... hakkında bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafilerinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK'nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırım” ibaresinin 01.03.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 26.02.2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK'nın 50/6. maddesinde hükmün kesinleştikten sonra Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlendiği, somut durumda ise sanıklar hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; sanıklar hakkındaki hükümlerden TCK'nın 50/6. maddenin uygulanmasına ilişkin bölümlerin çıkarılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.