Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22627 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 29664 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç :Taksirle öldürmeHüküm :TCK'nın 85/1, 62/1, 50, 52, 52/4. maddeleri gereğince mahkûmiyetTaksirle öldürme suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:... adlı şahsa ait inşaatın sıva işinin, 15.12.2011 tarihli sözleşmeyle, inşaat mühendisi olan sanığın sahibi ve müdürü olduğu ... İnş. Makine Mühendislik Turizm Tic. Ltd. Şti.'ye verildiği, sözleşmeyi bizzat akdeden ve iş güvenliği konusundaki tedbirleri alma yükümlülüğü de sözleşme uyarınca kendi şirketine ait olan sanığın aynı zamanda şantiye şefliği görevini de yürüttüğü, ölenin ise kazadan 6 ay önce sanığın şirketine sıva işçisi olarak girip çalıştığı, olay günü gündüz saat 11:30 sıralarında inşaatın zemin + 2. kat balkonunda cephe balkon sıvası yapan ölenin, korkulukları bulunmayan balkondan dengesini kaybederek zemine düştüğü, ağır şekilde yaralanan ölenin, 07.03.2012 tarihinde, yüksekten düşme ile husulü mümkün spinal kord hasarına yol açan boyun omuru kırıkları nedeniyle tedavi görmekte iken gelişen böbrek ve multiorgan yetmezliği nedeniyle hastahanede yaşamını kaybettiği olayda; soruşturma aşamasında alınan 16.04.2012 tarihli bilirkişi raporunda inşaatın yapı alanı içindeki tehlikeli görülen yerlerin balkon v.b boşluklardaki açıklıkların bir perde-yazı veya işaretle, işçilerin düşmeyeceği şekilde korkulukla kapatılmaması sebebiyle sanığa tali kusur izafe edildiği, mahkememece yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda, sanığa asli kusur izafe edilmesi ve bu rapora yapılan itiraz üzerine iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesi kanalıyla tevdi edildiği iş güvenliği uzmanı iki ve inşaat mühendisi bir kişiden oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen 19.04.2013 havale tarihli raporda da, soruşturma aşamasında alınan raporla uyumlu olarak; inşaat işyerinde balkonda dış sıva yapılırken, iş sağlığı ve güvenliğine uygun korkuluk kurmaması, yapı işini teknik kişi gözetiminde yürütmemesi, işçilerini iş sağlığı ve güvenliği yönünden eğitmemesi, çalışanlar üzerinde kontrol ve denetim mekanizması kurmaması, inşaatta düşme tehlikesi bulunan yerlerde çalışanlara kişisel koruyucu olarak emniyet kemerleri verip kullandırmaması, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri tam olarak yerine getirip uygulamaması sebebiyle sanığa tali kusur izafe edildiği; 16.04.2012 tarihli rapor ile 19.04.2013 havale tarihli bilirkişi heyeti raporlarının aynı doğrultuda ve oluşa uygun oldukları, meydana gelen olayda sanığın tali kusurlu olduğu ve mahkemece sanık hakkındaki temel cezanın belirlenmesinde asgari hadden uzaklaşmamasına ilişkin takdirde isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamedeki (1) no.lu bozma görüşüne; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 03.06.2008 tarih, 2008/2-149 esas, 2008/163 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, koşullu bir düşme nedenini oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, objektif koşulların varlığı halinde, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce değerlendirilmesi gerektiği; ayrıca, CMK’nın 231. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün, sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade edeceğinden, hükmedilen hapis cezasının TCK'nın 50/1. maddesindeki seçenek yaptırımlara çevrilmesine ve aynı Kanunun 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine ilişkin düzenlemelere göre daha lehe olduğu gözetilmeden, CMK’nın 231. maddesinin 7. fıkrasına hatalı anlam verilerek; “Sanığa verilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi nedeni ile CMK'nun 231/7. maddesi hükmü dikkate alınarak sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine yer olmadığına” şeklindeki yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de, sanığın katılanlara ait zararı gidermediği ve bu konuda herhangi bir girişiminin bulunmadığı, CMK'nın 231/6-c maddesinde düzenlenen “Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” objektif şartının gerçekleşmediği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin şartların gerçekleşmediği anlaşıldığından tebliğnamede (2) no.lu bozma görüşüne iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekilinin, kusura; sanık müdafiinin, tali kusurlu sanık hakkında kusur oranında indirim yapılmamasının kanuna aykırı olduğuna ve eksik incelemeye ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Ölüme yol açan düşmenin 07.01.2012 tarihinde gerçekleşmesi sebebiyle, suç tarihinin anılan tarih yerine, ölüm sonucunun meydana geldiği tarih olarak belirlenmesi ve gerekçeli karar başlığına 07.03.2012 olarak yazılması ve suçun işlendiği zaman diliminin ise gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/2-c maddesine aykırı davranılması,2- Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK'nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan "failin güttüğü amaç ve saik" gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi,3- Sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının, seçenek yaptırım olarak adli para cezasına çevrilmesi esnasında, adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının belirtilmemesi suretiyle TCK'nın 52/3. maddelerine aykırı davranılması, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususlarda, aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; gerekçeli karar başlığında, suç tarihi hanesinde yer alan “07.03.2012” ibaresinin “07.01.2012” gündüz saat 11.30 sıraları olarak degiştirilmesi; temel cezanın tayini sırasında gösterilen diğer gerekçeler yasal ve yeterli olduğundan, hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “güdülen amaç ve saik” ibarelerinin gerekçeden çıkartılması ve 3. bendin hükümden çıkartılarak yerine “Sanığa verilen 1 yıl 8 ay hapis cezasının sanığın kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu ve suçun işlenmesindeki özellikler nazara alınarak TCK'nın 50/4. maddesi delaletiyle TCK'nın 50/1-a maddesi gereğince adli para cezasına çevrilmesine; TCK'nın 52/3. maddesi gereğince adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının 605 tam gün olarak belirlenmesine; TCK'nın 52/2. maddesi gereğince sanığın ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak bir gün karşılığı adli para cezasının takdiren 20 TL olarak hesabıyla 12.100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” ilişkin bendin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.