Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 225 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 10629 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : 5271 sayılı CMK'nın 223/2-a maddesi uyarınca Beraat 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Adına katılma isteminde bulunulduğu halde, bu konuda herhangi bir karar verilmeyen Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün, 5271 sayılı CMK'nın 260. maddesi uyarınca katılma istemi hakkında karar verilmeyenler sıfatıyla hükmü temyiz hakkının bulunduğu kabul edilmiş olup, anılan kurumun aynı Kanunun 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede; 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde, 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete'de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları veya kullandıkları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği; Diğer yandan, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen “maliklere tebliğ” usulünün, bölge bazındaki tescil işlemlerinde değil, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının tescili söz konusu olduğunda uygulanacağı, başka bir deyişle, bir bölgenin sit alanı olarak belirlenip tescil edilmesi halinde, o bölgede yaşayan tüm vatandaşlara tebligat yapılmak suretiyle tescil kararının duyurulması şeklinde bir yöntem izlenmeyeceği, karar Resmi Gazete'de yayımlanıp Bakanlığın internet sayfasında bir ay süre ile duyurularak, bölge halkının sit tescilinden haberdar olmasının sağlanacağı; Sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, şerhin varlığına veya tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği; Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; sanığın, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 19/05/1998 tarih ve 3148 sayılı kararı ile tescil edilip, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 18/02/2010 tarih ve 2529 sayılı kararı ile sınırları yeniden düzenlenen doğal sit alanı içerisinde mevcut eski yapının yerine 120 metre kare ebadında yeni yapı inşa ettiğinin iddia olunduğu, Çamlıhemşin Belediye Başkanlığınca düzenlenen 14/10/1998 tarihli hoparlör ilan zabıt varakası ve 10/05/2010 tarihli hoparlör ilan tutanağına, kaymakamlık personelince tanzim edilen 15/04/2010 tarihli askı ilan tutanağına ve ... Köyü muhtarı ile azaları tarafından imzalanan 17/09/2009 tarihli ilan tutanağına göre, 19/05/1998 tarih, 3148 sayılı ve 18/02/2010 tarih, 2529 sayılı kurul kararlarının mahallinde mutat vasıtalarla halka duyurulmuş olduğu, kaldı ki sanığın da kovuşturma aşamasında yaptığı savunmada, köyün sit alanı olduğunu bildiğini söylediği anlaşılmakla; suça konu taşınmaza ait tapu kaydı getirtilip, olay yerinde keşif yapılarak suçun unsurlarının tespit edilmesi, sonucuna göre sanığın eyleminin 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2. cümlesi kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, tescil tarihinden sonra yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun'daki düzenlemelerin geçmişe yürütülmesine yönelik hatalı değerlendirme ile beraate dair hüküm tesisi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.