Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiDava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : Davanın reddi Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin tüm; davalı vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Davacı vekili, 31.05.2010 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir ihale dolayısıyla Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusu üzerine, adaletin tecellisini beklerken, işyerinde 22.11.2007 tarihinde yapılan arama ile her türlü evrak, belge ve iki adet bilgisayar kasasına el konularak hakkında rüşvet almak ve vermek, kamu ihalelerine fesat karıştırmak suçlarından soruşturma başlatıldığını, 2006 yılında Tekirdağ ili vergi rekortmeni olan müvekkilinin hakkındaki soruşturmalar nedeniyle iflas ettiğini, 22.02.2010 tarihinde hakkındaki suçlamalar nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, şirketine ait belgelerle, bilgisayarların ancak takipsizlik kararı ile 2010 yılında kendisine iade edildiğini, bundan dolayı ihalelere giremediğini, ticari faaliyetlerinin sıfırlanıp yargı yolu ile ticari işletmesinin yok edildiğini ileri sürerek, 500.000 TL maddi ve 200.000 TL manevi tazminatın el koyma tarihi olan 22.11.2007 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsil edilerek kendisine ödenmesini talep etmiştir. Davacı vekili 11.12.2012 tarihli dilekçesi ile haklarındaki haksız soruşturma nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararı istediklerini, tazminat taleplerine bilgisayarların tazminini konu etmediklerini belirtmiştir. Davayı karara bağlayan mahalli mahkeme 04.02.2013 tarihli kararı ile "Davacının bilgi ve belgelerine el konulduğunda yedeklerinin kendisine teslim edilmiş olması sebebiyle işyeri verilerine ulaşmasının engellenmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı ve bundan dolayı bir zararının bulunmadığı, söz konusu soruşturma sürecinin uzamasının ise soruşturmanın çok geniş kapsamlı olması ile ilgili olup, mahkemeye diğer sanıklar hakkında açılan 2010/38 sayılı dosyanın halen derdest olduğu, davacının soruşturma nedeniyle ihale alamadığı ve bu nedenle zarara uğradığına ilişkin iddiası kapsamında ise, alınan bilirkişi raporunda da izah edildiği üzere davacının şirketinin kamu kurumlarına mal satmak amacıyla kurulduğu ve müşteri çeşitliliği bulunmadığı belirtilmiş olup ihale alamaması sebebiyle işlerinin bozulması kendi ticari tercihlerinin doğal sonucu olacağı anlaşılmış, soruşturma sürecinde mahrum kaldığı bilgisayarlara ilişkin zararına dair ise davacı vekilinin bunların tazminini konu etmediğini" belirterek davanın reddine karar vermiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde koruma tedbirleri nedeniyle tazminat verilecek kişiler arasında hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılan kişilerin uğradığı zararlar gösterilmemiştir. Davacı bakımından tazminatı doğuran işlem CMK'nın 141/1-j maddesindeki el konulan eşyanın zamanında geri verilmemesi dolayısıyla uğranılan zarardır. Davacı vekilinin de bu konuda taleplerinin bulunmadığını belirtmesi karşısında mahkemenin ret kararı yerindedir, ancak;Davanın tamamen reddedilmiş olması karşısında, davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenecek maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; "Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 2.640 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine" cümlesinin hükme ilavesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.