Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık, Mühür bozmaHüküm : 1- 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık ... hakkında; 2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237 sayılı TCK'nın 43/1, 62/1, 52/2-4, 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet 2- Mühür bozma suçundan sanık ... hakkında; 5237 sayılı TCK'nın 203/1, 43/1, 62/1, 5271 sayılı CMK'nın 231/5. maddeleri uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması 3- Her iki suçtan sanık ... hakkında; 5271 sayılı CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca Beraat 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık ...'ın beraatine, sanık ...'ın mahkumiyetine ve mühür bozma suçundan sanık ...'ın beraatine ilişkin hükümler ile aynı suçtan sanık ... hakkında tesis edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar, adı geçen sanığın müdafii ile katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1- Mühür bozma suçundan sanık ... hakkında tesis edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın incelenmesinde; Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5271 sayılı CMK'nın 231/12 maddesi uyarınca itiraz kanun yoluna tabi bulunduğu, aynı Kanunun 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda mercide yanılmanın başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağı nazara alınarak, sanık ... müdafii ile katılan vekilinin, adı geçen sanık hakkında mühür bozma suçundan tesis edilen karara ilişkin temyiz isteminin, itiraz mahiyetinde değerlendirilmesi suretiyle CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca gereği merciince yapılmak üzere dosyanın incelenmeksizin mahkemesine iadesinin temini için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 2- Mühür bozma suçundan sanık ...'ın beraatine ilişkin hükme yönelik katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan zarar gördüğünden davaya katılmasına karar verilen Kültür ve Turizm Bakanlığı adına hazine vekilinin, mühür bozma suçundan sanık ... hakkında tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla, katılan vekilinin, anılan suça yönelik olarak adı geçen sanık hakkındaki temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 3- 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık ...'ın beraatine ilişkin hükme yönelik katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde ise;Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, olayın meydana gelmesine sanığın katkısı bulunduğuna dair herhangi bir beyan ve belge elde edilemediği, tapuda paydaş olması nedeniyle de mahkumiyet kararı verilemeyeceği, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, gerekli inceleme ve araştırmanın yapılmadığına ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 4- 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık ...'ın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesine gelince de;08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı; Belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu Başkanlığı'nın 31/03/1984 tarih ve 234 sayılı kararı ile tescilli Marmara Takım Adaları Doğal ve Kentsel Sit Alanı içerisinde yer alan ve tapuda “üç kat üç daireli bahçeli kagir apartman” vasfıyla kayıtlı suça konu taşınmazın, 1/2'şer hisse ile sanık ve eşi ... tarafından 25/11/2010 tarihinde satın alındığı, sanığın, 07/12/2010 tarihli dilekçe ile Adalar Belediyesi'ne müracaat ederek, binada yapacağı genel tadilat için izin verilmesini istediği, Adalar Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce sanığa gönderilen 29/12/2010 tarihli cevabi yazıda, binanın mevcut durumunun tehlike arz etmesi ve güçlendirme projelerinin sunulmaması nedeniyle izin verilemeyeceğinin belirtildiği, daha sonra aynı kurum görevlilerince yapılan kontrollerde, etrafı ahşap perde ile çevrili taşınmazda ruhsatsız olarak inşai faaliyette bulunulduğu, bodrum kat betonunun döküldüğü belirlenerek, 24/01/2011 tarihli yapı tatil tutanağı ile inşaatın mühürlendiği, mühürleme işleminden sonra sanık tarafından 28/01/2011 tarihli dilekçe ile ...'ne başvurularak, güçlendirme projesi çerçevesinde tadilat tamirat yapma isteğinin iletildiği, adı geçen kurumca sanığa gönderilen 31/01/2011 tarihli cevabi yazı ile, sunulan güçlendirme projesinin, 1/1000 ölçekli uygulama imar planları onaylanıncaya kadar Kurul'da değerlendirilemeyeceğinin bildirildiği, yine ... görevlilerince 02/02/2011 tarihinde yapılan kontrollerde, mühür bozularak inşai faaliyete devam edildiğinin, zemin kat + birinci kat betonunun döküldüğünün belirlendiği ve inşaatın tekrar mühür altına alındığı, aynı tarihte kolluk kuvvetlerince yapılan incelemelerde de, taşınmaz üzerinde bodrum kat, giriş kat ve inşaatı devam eden iki kat olduğunun, betonarme bina inşa edildiğinin, yapının arka tarafında kum yığını ve inşaat malzemeleri bulunduğunun görüldüğü, 24/06/2011 tarihli keşif sonrası inşaat bilirkişilerince düzenlenen raporda, taşınmaz üzerindeki eski binanın, zemin kat, birinci ve ikinci normal kat olmak üzere üç katlı bir bina olduğunun, mevcut durumda ise, bodrum kat, zemin kat, birinci ve ikinci normal kat ile teras kat olmak üzere beş kattan oluşan otel düzeninde bir yapı gözlemlendiğinin, herhangi bir izin alınmaksızın üç katlı eski bina yıkılarak yerine yine izin ve ruhsat alınmadan beş katlı bir bina inşa edildiğinin belirtildiği, dosya içerisindeki 08/12/2000 tarihli “ilan zabıt varakası” na göre, bölgenin sit alanı niteliğiyle tescilli olduğunun Adalar Belediye Başkanlığı tarafından ilan edildiği, Adalar ilçesinde doğan ve aynı yerde ikamet eden sanığın bahse konu durumdan haberdar olduğunu kabulde zorunluluk bulunduğu anlaşılmakla; yaptığı izin başvurularından olumlu yanıt almadığı halde mevcut eski ve yıpranmış binayı yıkıp, yerine otel olarak değerlendirmek üzere yeni bir bina inşa eden, hakkında düzenlenen yapı tatil tutanaklarına ve mühür fekki zabıtlarına rağmen eylemini sürdürerek keşifte gözlemlenen tamamlanmış, kullanıma hazır binayı ortaya çıkaran sanığın, asgari hadden uzaklaşılmak ve 5237 sayılı TCK'nın 43/1 maddesi uygulanmak suretiyle mahkumiyetine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin bir nedene dayanmayan; sanık müdafinin, asgari hadden ceza tayini gerekirken üst hadden başlandığına ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;a- 5237 sayılı TCK’nın 53/3 maddesi uyarınca sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmasına karar verilirken, hak yoksunluğu süresinin koşullu salıverilme tarihine kadar olması gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırı, b- Adalar ilçesinin bağlı bulunduğu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde suç tarihi itibariyle faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosu bulunması karşısında, hükümden sonra, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun'da, 65/1 ve 65/4 maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 06/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.