Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21629 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2674 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirmeHüküm : TCK'nın 136/1, 43/2. maddesi atfıyla aynı Kanun'un 43/1, 53/1, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 gün ve 1431-18 ile 12.02.2013 gün ve 1438-53 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; tekerrüre esas alınan ilamın açıkça hükümde gösterilmesi gerektiğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığından, kararın gerekçe kısmında açıklanmasına rağmen hüküm fıkrasında hangi ilamın tekerrüre esas alındığı gösterilmeden, sanığın tekerrüre esas sabıkası olduğu belirtilerek cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Oluşa ve kabule göre, sanığın, ormanlık alanda piknik yapmakta olan onsekiz yaşından küçük mağdurların yanına yaklaşarak, kendisini polis olarak tanıtıp, yasak bölgede bulunduklarından bahisle mağdurların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarını ve telefon numaralarını kendisine vermelerini söylediği, yaşları ve bulundukları ortam itibariyle korkuya kapılan ve sanığın sivil polis olduğuna inanan mağdurların, sanığın talebini yerine getirmelerinden sonra, sanığın, kendi telefon numarasını mağdurlara verip, onlara, suçlu olup olmadıklarını bilahare bildireceğini belirterek mağdurların yanından uzaklaştığı olayda, Mağdurların kişisel veri niteliğindeki Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarını ve telefon numaralarını hukuka aykırı olarak ele geçiren sanığın eyleminin verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğunun kabulünde ve sanığın aynı suçu birden fazla mağdura karşı tek bir fiille işlemesi nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sübuta, suç vasfına ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak, 1- Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 2- Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilirken, uygulanan Kanun ve maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi, Kabule göre de: Sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilirken, geçmiş hükümlülüklerden en ağırı olan “Yenişehir Asliye Ceza Mahkemesinin 16.04.2001 tarih, 2000/289 esas, 2001/151 karar sayılı ilamındaki hırsızlık suçundan 4 yıl 7 ay 1 gün hapis cezasını içerir mahkumiyet hükmü”nün tekerrüre esas alınması gerektiği gözetilmeden, kararın gerekçe kısmında, “Yenişehir Asliye Ceza Mahkemesinin 16.04.2001 tarih, 2000/288 esas, 2001/150 karar sayılı ilamındaki hırsızlık suçundan 4 yıl 2 ay 1 gün hapis cezasını içerir mahkumiyet hükmü”nün tekerrüre esas alındığının belirtilmesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususların aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 4. paragrafının hüküm fıkrasından çıkarılarak, yerine, “Sanığın kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (d), (e) bentlerindeki hakları kullanmaktan aynı Kanunun 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hakları kullanmak yönünden ise, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından aynı Kanunun 53/3. maddesi gereğince koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler bakımından TCK'nın 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi, hüküm fıkrasının 5. paragrafının başına, “TCK'nın 58/6-7. madde ve fıkraları gereğince,” ibaresinin ilave edilmesi, kararın gerekçe kısmının son paragrafının, “Sanığın adli sicil kaydında yer alan Yenişehir Asliye Ceza Mahkemesinin 16.04.2001 tarih, 2000/289 esas, 2001/151 sayılı kararıyla hırsızlık suçundan 4 yıl 7 ay 1 gün hapis cezasını içerir mahkumiyet ilamının 02.09.2010 tarihinde infaz edildiği ve TCK'nın 58. maddesinde öngörülen tekerrür koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, TCK'nın 58/6-7. madde ve fıkraları gereğince, sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde değiştirilmesi, 1412 sayılı CMUK'un 326/son maddesi nazara alınarak, 5275 sayılı Kanunun 108/2. maddesi gereğince koşullu salıverilmeye eklenecek sürenin, “Yenişehir Asliye Ceza Mahkemesinin 16.04.2001 tarih, 2000/288 esas, 2001/150 karar sayılı ilamındaki hırsızlık suçundan 4 yıl 2 ay 1 gün hapis cezasını içerir mahkumiyet hükmü”nden dolayı koşullu salıverilmeye eklenecek süreden fazla olamayacağının hükmün infazı sırasında gözetilmesi ve hüküm fıkrasındaki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.