Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20423 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13656 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiTrafık güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan sanık ...'nun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 179/3. maddesi yollaması ile 179/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 500 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Afyonkarahisar Sulh Ceza Mahkemesinin 06/02/2008 tarihli ve 2007/867 esas, 2008/45 sayılı kararını müteakip, sanığın denetim süresi içinde Afyonkarahisar 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/07/2013 tarihli ve 2007/8 esas, 2013/497 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 62, 52, 125/1, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 2000 ve 1500 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına karar verildiğinden bahisle hükmün açıklanmasına ilişkin Afyonkarahisar Sulh Ceza Mahkemesinin 10/09/2013 tarihli ve 2007/867 esas, 2008/45 sayılı ek kararını kapsayan dosya incelendi. Dosya kapsamına göre; 1-Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 19/09/2008 tarihli ve 2008/12198 esas, 2008/9890 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/11. fıkrasında yer alan "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." şeklindeki düzenleme nazara alındığında, mahkemece duruşma açılmasını müteakip, sanığın celp edilmesi, varsa diyecekleri sorulup, anılan fıkra uyarınca değerlendirme yapıldıktan sonra yeniden hüküm kurulması gerektiğinden,2-Afyonkarahisar Sulh Ceza Mahkemesinin 10/09/2013 tarihli ve 2007/867 esas, 2008/45 sayılı ek kararında doğrudan 500 Türk lirası adli para cezası verdiği ancak kararda söz konusu para cezasının hapis cezasından çevrilme olup olmadığı ve hapisten çevrilme ise günlük tutarının belirtilmeyerek infazda karışıklık oluşturacak şekilde karar verilmesinde,İsabet görülmediğinden bahisle, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 08.05.2014 gün ve 94660652-105-03-2049-2014/9280/31625 sayılı yazılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.05.2014 gün ve 2014/195362 sayılı tebliğnamesi ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;Dosya incelenerek gereği düşünüldü:CMK'nın 231. maddesinin 11. fıkrasında, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmesi halinde veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkemece hükmün açıklanacağı belirtilmiş olup, bu iki halin gerçekleştiğinin saptanması durumunda, mahkemece yapılacak işlem, önceden verilen ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu olması nedeniyle hukuki varlık kazanmayan hükmün açıklanmasından ibarettir. Bu iki şarttan birine aykırılık nedeniyle hükmün açıklanması halinde mahkemece, uygulanmasında yasal zorunluluk bulunduğu halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi nedeniyle uygulanamayan yasal hükümler hariç olmak üzere önceki hükümde bir değişiklik yapılmayacağından, yeniden kurulan hüküm de önceden verilen hükmün infazını sağlamaya yöneliktir. Yeniden hüküm verilmesi ise yalnızca sanığın “kendisine yüklenen yükümlülüklerin yerine getirilememesi” halinde mümkündür. Bu şart gerçekleştiğinde, sanığa yeni bir imkan sağlamayı düşünen yasa koyucu, yükümlülüğün yerine getirilememesi haline münhasır olarak mahkemeye, sanığın durumunun değerlendirilmesi suretiyle, cezanın kısmen infazına yada önceki hükümde yasal zorunluluk nedeniyle tartışılamayan erteleme veya seçenek yaptırımlara çevirme kurumlarının değerlendirilmesi suretiyle yeniden hüküm kurması imkanını sağlamıştır. Bu son halde dahi mahkeme, sübut ve nitelendirmenin değiştirilmesi veya önceki uygulamadan dönme yönünden bir imkâna sahip olmamakta, yalnızca önceki hükmün varlığı kabul edilerek, belirli bir kısmının infaz edilmemesi ya da önceki hükümde değerlendirilemeyen TCK’nın 50 veya 51. maddelerinin uygulanması yetkisine sahip olabilmektedir. Kural olarak hükümlerin açıklanması, duruşma açılmak ve taraf teşkili sağlanmak suretiyle yapılmak zorunda ise de, denetim süresi içinde kesinleşmiş bir yargı kararıyla kasten yeni bir suç işlediği sabit olan sanık hakkında, yapılan işlem önceki hükmün açıklanmasından ibaret olduğundan ve bu şartın gerçekleşmesi halinde kesin yargı halini almış bir hükmün varlığı nedeniyle başkaca araştırılacak bir husus bulunmadığından, duruşma açılmaması hakkın özünü zedelemeyecektir. Diğer taraftan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının da kesinleşmiş bir hüküm nedeniyle verilmesi karşısında tebliğnamedeki 1 numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Afyonkarahisar Sulh Ceza Mahkemesinin açıklanması geri bırakılan 05.02.2008 tarihli hükmünün TCK'nın 179/3-2, 62/1. maddeleri gereğince tayin olunan 25 gün hapis cezasının TCK'nın 50/1-a maddesi uyarınca günlüğü 20 TL'den çevrilmek suretiyle neticeten 500 TL adli para cezası olması karşısında, CMK'nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 12.04.2008 tarihli kararda sanık hakkında TCK'nın 179/3-2. maddesi gereğince 500 TL adli para cezasına mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinin yazılarak, daha sonra sanığın deneme süresi içinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olması sebebiyle 10.09.2013 tarihinde CMK'nın 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasına ve sanığın TCK'nın 179/3-2. maddesi gereğince 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin kararda söz konusu para cezasının hapis cezasından çevrilme olup olmadığı ve hapisten çevrilme ise günlük tutarının belirtilmeyerek infazda karışıklık oluşturacak şekilde karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan, Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına nazaran bu sebeple yerinde görüldüğünden, Afyonkarahisar 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 10.09.2013 tarih ve 2007/867 esas – 2008/45 sayılı kararının CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma gereğince uygulama yapılarak;Hükmün 2. paragrafının çıkartılıp yerine "1-Sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 179/3. maddesi atfı ile 179/2. maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer ve zaman, tehlikenin ağırlık derecesi sanığın kastı, amaç ve saiki dikkate alınarak takdiren 1 Ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 2-Sanığın duruşmadaki hal ve tavırları lehine takdiri hafifletici sebep kabul edilerek 5237 sayılı TCK'nın 62/1. maddesi uyarınca cezası takdiren 1/6 oranında indirilerek sanığın 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 3-5237 sayılı TCK'nın 50/3. maddesi atfı ile 50 l-a maddesi uyarınca sanığın ekonomik durumu dikkate alınarak hapis cezasının günlüğü takdiren 20 YTL den paraya çevrilerek sanığın neticeten 500 TL ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,4-Sanığın ekonomik durumu dikkate alınarak 5237 sayılı TCK'nın 52/4. maddesi gereğince cezasının 2 ay ara ile 10 eşit taksit halinde tahsiline , taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmının tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına" yazılarak hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına, infazın buna göre yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.