Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiDava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminatHüküm : Davanın kısmen kabulü ile 10.000 TL manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:Gerekçeli karar başlığında, hüküm duruşmasında hazır bulunan Cumhuriyet savcısı...'ın isim ve sicil bilgileri ile dava tarihine yer verilmemiş olması mahallinde tamamlanması mümkün yazım eksikliği olarak kabul edilmiş ve dairemizce benimsenen görüşe göre; davacının maddi tazminata esas teşkil edecek gelir kaybına ilişkin belge ibraz etmesi halinde sunulan belge ve kayıtlara göre, belge ibraz edilmemesi halinde vasıfsız işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldığı dönemde geçerli olan net asgari ücret üzerinden hesaplanacak miktarın maddi tazminat olarak verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nasafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda az manevi tazminata hükmolunması, temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Dava dilekçesinde ve inceleme aşamasında faiz talebinde bulunulmamasına rağmen, hükmedilen manevi tazminat için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi,İsabetsiz olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden: hüküm fıkrasının manevi tazminata ilişkin ikinci bendinde yer verilen ''dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte'' ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılması suretiyle, eleştirilen hususlar dışında sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.