Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiSuç : Taksirle öldürmeHüküm : TCK’nın 85/2, 62/1, 50/4, 50/6, 52/2-4, 53/6, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın idaresindeki öğrenci servis minibüsü ile sabah 08.00 sırasında, 4.5 metre genişliğindeki iki yönlü, iniş eğimli, ıslak ve buzlu yolda seyir halindeyken, direksiyon hakimiyetini kaybedip takla atarak kaplama dışına çıkması sonucunda, 3 kişinin ölümüne, 12 kişinin yaralamasına tam kusurlu olarak neden olduğu olayda; sanık hakkında temel ceza tayin edilirken TCK'nın 22/4 ve 61. maddeleri gereğince asgari hadden daha fazla uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi ve TCK'nın 50. maddesinin sanık hakkında uygulanıp uygulanmamasına karar verilirken, sanığın kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, suçun işlenmesindeki özellikler nazara alınarak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılmasının gerektiği, dosya içeriğine göre; tam kusurlu olarak üç kişinin ölümüne, 12 kişinin yaralanmasına neden olan sanık hakkında, TCK'nın 50. maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı gözetilmeksizin, tayin edilen hürriyeti bağlayıcı cezanın paraya çevrilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış, bu yöndeki tebliğname görüşüne iştirak edilememiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin kusura ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine ancak; TCK'nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK'nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, uzun süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün (5.) bendinin hüküm fıkrasından bütünüyle çıkartılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.