Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19302 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21864 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Anayasa Mahkemesi'nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; ilan edilmese dahi muhatapların ilgili taşınmazın sit alanında kaldığını bildiklerinin anlaşılması halinde, izinsiz yapılan uygulamalardan sorumlu olacakları, keza 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerin amacının, sit alanı tesciline ilişkin kararların, muhatapları tarafından öğrenilmesini sağlamaya yönelik olduğu;Bu bilgiler ışığında; ...Koruma Kurulu'nun 19/05/1998 tarih, 3148 sayılı kararı ile doğal sit alanı olarak tescil edilip, aynı Kurul'un 18/02/2010 tarih, 2529 sayılı kararı ile sit sınırları yeniden düzenlenip, yine doğal sit alanı olarak belirlenen sınırlar dahilinde kalmakta olan, ... İlçesi, .. Köyü, .. Yaylası sınırlarında bulunan araziye, 8.5x11.5 m2 ebatlarında, betonarme nitelikte bir yapı inşa edilmekte olduğunun tespit edildiği, bölgenin doğal sit alanı olarak tesciline ilişin ilgili Koruma Kurulu kararlarının sanığa tebliğ edilmediği görülmekle birlikte, somut olayda, 6498 sayılı kanun ile yapılan değişikliklerde dikkate alındığında, böyle bir zorunluluğun bulunmadığı, kaldı ki, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin doğal sit alanı tesciline ilişkin ilgili Koruma Kurulu kararlarının 1998 ve 2009 yıllarında mahallinde usulüne uygun olarak ilan edildiği, taşınmazın mera vasfında bulunması sebebiyle eylemin hukuka uygun bir zeminde gerçekleşmediği, ayrıca, ... İdaresi görevlileri tarafından düzenlenen 08/11/2012 tarihli yapı tatil zaptından, önceki tespite rağmen, yapının inşaasına devam edilip, tamamladığının görülmesi karşısında, sanığın, bölgenin doğal sit alanı vasfında olduğunu bildiğinin kabulü gerektiği anlaşılmakla birlikte; 2863 sayılı Kanun'un 6498 sayılı Kanun ile değişiklik öncesi 65/b, değişiklik sonrası ise 65/1. maddesinde, tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarında izin alınmaksızın inşai ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların cezalandırılacağının düzenlendiği, suça konu uygulamaların sanık tarafından yaptırıldığı iddiası ile hakkında kamu davası açılmış ise de, kolluk görevlileri tarafından düzenlenen 12/07/2012 tarihli olay yeri tespit tutanağında, sanığın inşaat faaliyetinin gerçekleştirildiği arazide bulunmayıp, eşi ... bulunduğunun belirtilmiş olması karşısında, yapan sıfatıyla sorumlu olabileceği gözetilerek...hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç ihbarında bulunulup, dava açılması halinde her iki dosyanın birleştirilip, mahallinde, inşaat mühendisi ve fen bilirkişi refakatinde keşif icra edilip, bölgenin sit alanı vasfı, müdahalenin niteliği hususunda rapor düzenlettirilip, ayrıca, aynı taşınmaz üzerinde, iddianamenin kabulü tarihine kadar gerçekleşen her bir inşai ve fiziki müdahalenin aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değerlendirilebileceği, iddianamenin kabulü tarihinde ise hukuki kesintinin gerçekleşmesi nedeniyle bu tarihten sonra yapılacak olan her müdahalenin ayrı bir davaya konu olacağı, sanık hakkındaki iddianamenin kabulü tarihinden önce 12/07/2012 ve 08/11/2012 tarihlerinde ayrı ayrı tespit tutanaklarının düzenlenmiş olması hususu da gözetilip, sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, 6498 sayılı kanun ile 2863 sayılı kanunda yapılan değişikliklere yanlış anlam yüklenip, eksik araştırmaya da dayalı olarak, sanığın beraatine ilişkin yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 16/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.