Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuçlar : Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, özel hayatın gizliliğini ihlalHükümler : 1- Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçundan dolayı TCK'nın 244/2, 62, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet 2- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı TCK'nın 134/2-1, 62, 53/1-2-3, 58. maddeleri gereğince mahkumiyet Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: A) Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; Sanık ...'nın, kız arkadaşı olan mağdur ... tarafından aralarındaki arkadaşlık ilişkisinin sona erdirilmesine tepki olarak, şifresini ele geçirip değiştirdiği mağdura ait facebook hesabında, mağdurun daha önce kendisinden özür dilemek için çekip gönderdiği bir videoyu yayımlayıp, mağdurun facebook hesabına erişimini engellediği iddiasına konu olayda, Sanığın kovuşturma evresindeki, “Ben müştekinin kullandığı facebook şifrelerini zaten biliyordum. Biz birlikte arkadaş iken başkalarıyla da görüşüp konuşuyormuş. Bu nedenle kızdığım için facebook sayfasına erişmesini engelledim.” şeklindeki ikrarı içeren savunmasına ve dosya kapsamına göre; sanık ...'nın, kız arkadaşı olan mağdur ...'ya ait facebook hesabının şifresini, mağdurun bilgisi ve rızası dışında değiştirerek, mağdurun facebook hesabına erişimini engellemesi eyleminin sübut bulduğuna ve sübut bulan eylemin TCK'nın 244/2. maddesinde tanımlanan sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunu oluşturduğuna dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş olup, mağdur ...'nun karar tarihinden sonra hüküm mahkemesine sunduğu 06.04.2015 hakim havale tarihli dilekçesinde yer alan ailesinin baskısından dolayı korkup gerçeği ifade edemediğine, iddiaya konu videodan ve videonun yayımlanacağından haberi olup, sanığın kendi rızası ile hareket ettiğine, sanığın cezalandırılması nedeniyle vicdan azabı çektiğine ve sanığa yönelik şikayetinden vazgeçtiğine dair beyanlarının, sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçu açısından sanığın hukuki durumunda bir değişiklik meydana getirmeyeceği anlaşıldığından, tebliğnamedeki mağdur ...'nun 06.04.2015 hakim havale tarihli dilekçesi karşısında sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçundan sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunduğu düşüncesiyle hükmün bozulmasını öneren görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sübuta ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanık hakkında mağdurun annesi olan katılan ...'e yönelik kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan beraat kararı verilmesi nedeniyle kendisini vekil ile temsil ettiren katılan ... lehine vekalet ücreti hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi ve kovuşturma evresinde katılma isteminde bulunduğu halde bu konuda hakkında bir karar verilmeyen mağdur ... temyiz aşamasında şikayetinden vazgeçmiş olup, katılan sıfatını taşıdığı gerekçesiyle mağdur ... lehine vekalet ücretine hükmedilmesi karşısında bu hususun yeniden değerlendirilmesi amacıyla hükmün bozulmasında zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının vekalet ücretinin takdirine ilişkin 5 numaralı bölümündeki, “5-Katılan taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.500 TL vekalet ücretinin sanıktan tahsili ile KATILANLARA VERİLMESİNE,” ibarelerinin hüküm fıkrasından çıkarılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, B) Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sübuta ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; TCK'nın 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun, aynı Kanun'un 139/1. maddesi uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi olup, mağdurun, karar tarihinden sonra hüküm mahkemesine sunduğu 06.04.2015 hakim havale tarihli ve ekine nüfus cüzdanı fotokopisinin eklendiği kimlik tespiti içeren dilekçesinde sanığa yönelik şikayetinden vazgeçtiğini beyan etmesi, mağdurun şikayetinden vazgeçtiğine dair ibarelerin yazılı olduğu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ait 09.06.2015 tarihli tebliğnameyi tebellüğ eden ve vazgeçmeden haberdar olan sanığın açıkça vazgeçmeye karşı koymaması, dosya kapsamı itibariyle CMK'nın 223/9. maddesi kapsamında derhal beraat kararı verilmesini gerektiren haller de bulunmaması karşısında, kovuşturmada şikayet koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkındaki davanın düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; sanık hakkındaki davanın TCK'nın 134, 139/1, 73/4, 73/6 ve CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE, 11.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.