Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18739 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8955 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Taksirle yaralama Taksirle yaralama suçundan sanık hakkında açılan davanın şikayetten vazgeçme nedeniyle düşmesine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından şikayet hakkının mağdura ait olmasına rağmen mağdurun yasal temsilcisinin şikayetten vazgeçme beyanına dayalı olarak düşme kararı verildiği gerekçesiyle hükmün temyiz edilmiş olması karşısında, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği sanığa sorulmadan karar verilmesinden dolayı hükmün temyiz edildiği ve sanığın lehine olan hukuki kaidelere muhalefetin sanık aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet savcısına temyiz hakkı vermeyeceği düşüncesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiğine dair tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.Mahalli Cumhuriyet savcısının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Dosya kapsamına göre; sanığın yönetimindeki otomobille karşı yön taşıt trafiğini kontrol etmeden, önündeki aracı sollamak üzere hatalı ve tehlikeli biçimde yolun karşı yön bölümüne geçerek, karşı istikamette kendi şeridinde ilerleyen 15 yaşındaki mağdur...'un idaresindeki elektrikli bisiklete çarpıp, mağdurun basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına neden olduğu olayda, Sanığa isnat edilen TCK'nın 89/1. maddesindeki taksirle yaralama suçunun aynı Kanun'un 89/5. maddesi gereğince soruşturulmasının ve kovuşturulmasının şikayete tabi olduğu, sezgin küçüklerin kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarını kullanmada 4721 sayılı Kanun'un 13 ve 16. maddeleri ile 15.04.1942 gün ve 14/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, CMK'nın 234. maddesi hükmü de nazara alınmak suretiyle küçüğün haklarını koruyucu şekilde yorumlanması gerektiği, suç tarihi itibariyle 15 yaşını tamamlamış olan mağdurun, yaşı itibariyle kendi adına müstakilen şikayet hakkını kullanma olanağının bulunduğu ve gerek kolluk görevlilerince gerek duruşmada vekil hazır edilerek alınan beyanlarında sanıktan şikayetçi olduğunu ifade ettiği nazara alınıp, soruşturmada ve kovuşturmada şikayet koşulunun gerçekleşmesinden dolayı yargılamaya devamla davanın esası hakkında bir hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, mağdurun kanuni temsilcisi olan babasının 24.12.2014 tarihli duruşmadaki vazgeçme beyanına dayalı olarak yazılı şekilde düşme kararı verilmesi, kanuna aykırı, 2- Mağdur...'un, karar tarihinden sonra hüküm mahkemesine sunduğu 22.01.2015 hakim havale tarihli dilekçesinde sanığa yönelik şikayetinden vazgeçtiğini beyan etmesi, sanığın 12.11.2014 tarihli duruşmada şikayetten vazgeçildiği takdirde vazgeçmeyi kabul ettiğini ifade etmesi, dosya kapsamı itibariyle CMK'nın 223/9. maddesi kapsamında derhal beraat kararı verilmesini gerektiren haller de bulunmaması karşısında, kovuşturmada şikayet koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkındaki davanın düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; sanık hakkındaki davanın TCK'nın 89/1, 89/5, 73/4, 73/6 ve CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.