Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18737 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22911 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Anayasa Mahkemesi'nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; ilan edilmese dahi muhatapların ilgili taşınmazın sit alanında kaldığını bildiklerinin anlaşılması halinde, izinsiz yapılan uygulamalardan sorumlu olacakları, keza 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerin amacının, sit alanı tesciline ilişkin kararların, muhatapları tarafından öğrenilmesini sağlamaya yönelik olduğu; Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, sanıkların yetkilileri olduğu şirkete ait olan dava konusu taşınmazlardan, .. ili, ... ilçesi, ... mahallesi,... sokak, ... ada ... (eski) parsel üzerinde bulunan binanın... Koruma Kurulu'nun 08/05/1996 tarih, 7690 sayılı kararı, aynı mevkide bulunan ... ada ... (eski), parsel üzerinde bulunan binanın ise ... Kurulu'nun 10/12/1976 tarih, 9544 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edildiği, daha sonra bu taşınmazların... Koruma Bölge Kurulu'nun 27/11/2012 gün, 439 sayılı kararı ile tescilsiz 15 parselle tevhid edilerek, yeni 16 parselin oluşturulduğu, ilgili tescil kararlarının 6498 sayılı Kanun gereğince sanıklara tebliğ edilmediği gerekçe gösterilerek, beraatlerine dair yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, suç tarihi dikkate alındığında, böyle bir uygulamanın zorunlu tutulmadığı, kaldı ki, yapılması planlanan restorasyona yönelik,.. Koruma Kurulu'nun 26/12/2008 tarih, 564 sayılı kararı ile hazırlanan projenin onaylanmasına karar verilmiş olması ve ... ada ... (eski) parselin tapu kaydının beyanlar hanesine 17/01/1997 tarihinde, korunması gerekli kültür varlığı olduğuna dair şerh konulması hususları dikkate alındığında, sanıkların, dava konusu taşınmazlardan ... ve ... parsel üzerindeki yapıların korunması gerekli kültür varlığı niteliğinde olduğunu bildiklerinin kabulü gerektiği anlaşılmakla, birlikte; ...Koruma Bölge Kurulu'nun 28/03/2011 tarih, 2211 sayılı kararı ile.... ilçesi, ... mahallesi, ... ada ..., ... ve .... parsel sayılı taşınmazlarda onaylı projelerine aykırı uygulamalarda bulunulup, parseller üzerindeki yapıların projelerine uygun hale getirilmesine karar verilmiş olmasına karşın, sanıklar hakkındaki 16/05/2012 tarihli iddianame incelendiğinde, sadece 14 parsel üzerinde yapılan izinsiz uygulamaların kamu davasına konu edildiği, bu kapsamda öncelikle, dava konusu kültür varlıkları ile ilgili projeye aykırı uygulamaların tümüne ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç ihbarında bulunulup, dava açılması halinde her iki dosyanın birleştirip, taşınmazlara ilişkin Koruma Kurulu tarafından onaylanan projelerin bir örneği dosyaya getirtilerek, sanıkların dosya kapsamında mevcut savunmalarında, belirtilen çalışmalar hakkında kendilerinin karar alıp, uygulanmasının çalışanları tarafından takip edildiğine dair beyanları karşısında, belirtilen çalışma için alınmış bir karar bulunup bulunmadığı, aynı suçtan yargılanan ve yargılama sırasında vefat ettiğinden hakkında düşme kararı verilen şirket çalışanı mimar ...'un, tescilli kültür varlıklarına ilişkin inşaat projesinin uygulanması ile görevlendirilmesine ilişkin yazılı bir belgenin bulunup bulunmadığı, bu kapsamda proje dışı yapılan izinsiz uygulamaların niteliği, maliyeti ve sözleşme kapsamı da gözetilerek sanıkların tasarrufları ile yapılıp yapılmadığı açıklığa kavuşturulup, İzinsiz müdahalede bulunulan ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki yapıların tek yapı ölçeğinde 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle, taşınmazlarda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlıklarında geri dönüşümü mümkün olmayacak derece zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği, Bu sebeple, öncelikle, mahallinde, fen bilirkişi, inşaat mühendisi ve üniversitelerin arkeoloji kürsüsüne mensup öğretim görevlisinden oluşan bilirkişi heyeti refakati ile keşif icra edilip, izinsiz uygulamaların nelerden ibaret olduğu, bu uygulamaların tescilli kültür varlıklarının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığı, yapılarda geri dönüşümü mümkün olmayacak derece zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazların bu nitelikte zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda, başka herhangi bir husus araştırılmaksızın 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılmaları, Dava konusu uygulamalar sebebiyle tescilli kültür varlıklarına geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar verilmediğinin tespit edilmesi ve taşınmazların son halinin onaylı projeye uygun olduğunun belirlenmesi halinde, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 13/03/1995 tarih ve 1995/9-41-64 sayılı kararı dikkate alındığında, sanıkların üzerlerine atılı suçun manevi unsurunun oluşmayacağından, beraatlerine karar verilmesi, Tescilli kültür varlıklarına geri dönüşmü mümkün olmayacak derecede zarar verilmemekle birlikte, taşınmazların mevcut son durumunun onaylı projeye aykırı olduğunun belirlenmesi durumunda; Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/4 maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceğinden, bu kapsamda, suça konu taşınmazların bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle, ilçe belediye başkanlığı, il özel idaresi veya büyükşehir belediye başkanlığı bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, dava konusu taşnmazların, kurulan koruma uygulama ve denetim bürosunun sorumluluk alanında bulunmadığının ve yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olduğunun anlaşılması halinde sanıkların 65/1. maddesi uyarınca cezalandırılmaları, yapılan bu uygulamaların ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi veya ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olsa bile, suça konu taşınmazların, kurulan koruma uygulama ve denetim bürosu'nun sorumluluk alanında bulunduğunun anlaşılması halinde sanıkların suç işleme kastlarının yoğunluğu ve eylemlerinin niteliği dikkate alınarak 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, ilgili tescil kararlarının 6498 sayılı Kanun gereğince sanıklara tebliğ ya da ilan edilmediği şeklindeki gerekçeye dayalı olarak, eksik araştırma ve hatalı değerlendirmelerle, sanıkların beraatlerine dair yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 02/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.